Uzmanlar değerlendirdi: Hükümetin öncelikli atması gereken adımlar neler?
© Fotoğraf : T.C. Cumhurbaşkanlığı
Abone ol
Özel
Türkiye 28 Mayıs seçimlerini geride bırakarak Recep Tayyip Erdoğan ile yola devam etme kararı verdi. Uzmanlar yeni dönemde çözülmesi gereken en acil sorunun ekonomi olduğunu belirtiyor.
Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarıştığı cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri sonuçlandı. Sandıklardan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 5 yıl daha göreve etmesi yönünde karar çıkarken yeni dönem politikaları da merak ediliyor.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Cumhuriyet yazarı Prof. Dr. Barış Doster ve Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe seçimlerin ardından nasıl bir politika olabileceğini Sputnik’e değerlendirdi.
Hükümetin önünde duran en acil sorunları Doster, “Ekonomi, Suriyeli sığınmacılar sorunu, terör, istihdam, beyin göçü, depremin yaralarının sarılması ve İstanbul gibi şehirlerimizi depreme hazırlama, eğitim, sağlık” olarak yorumlarken Gökçe de “Ekonomi, işsizlik, enflasyon ve ardından da dış politikada proaktif bir süreç izlenebilir” şeklinde değerlendirdi.
‘Üretime dayalı politikalara geçmekte fayda var’
Doç. Dr. Gökçe, “Bu seçime giderken Recep Tayyip Erdoğan hükümeti 3 büyük zorluk yaşadı. Bunlardan biri küresel, biri bölgesel diğeri de yereldi. Küresel sorun pandemiydi. Bölgesel olarak görünen ancak küresel de sayılabilecek bir diğer sorun Rusya-Ukrayna savaşıydı. Türkiye bu iki sorunda da başarılı politikalar uyguladı. Üçüncü olarak yerel sorun da depremdi. Hükümet bu sıkıntıların gölgesinde bir seçime girdi ve başarı elde ederek göreve devam ediyor. Bu siyasi olarak hükümete güvenin adıdır” değerlendirmesini ekledi.
Gökçe, “Türkiye seçimden sonra ekonomik olarak neler yapmalıdır?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Seçimden önceki mali politikalardan biraz uzaklaşarak üretime dayalı politikalara geçmekte fayda var. Mali politikaları aldığınız kararlar doğrultusunda yürütebilirsiniz ama mutlaka üretmeniz gerekiyor. Tahıl, sağlık sektörü, teknoloji gibi alanlarda üretimler artırılmalıdır. Üretime dayalı bir şekilde işsizliği azaltmak için istihdam alanları açılmalıdır. Mali anlamda sermayeyi zengin edecek politikaların yerine üretime dayalı ekonomide kısa vadede sıkıntılar yaşanabilir ama uzun vadede Türkiye’ye katacaktır. Deprem ve seçim ekonomisinden sonra hükümet bu yükü nasıl kaldıracak sorusu da var ama seçmen hükümete güvenoyu verdi.”
‘Türkiye dış politikada da daha önce izlediği yol haritasını devam ettirecektir’
Gökçe’nin dış politikaya dair yorumları ise şöyle oldu:
“Türkiye dış politikada da daha önce izlediği yol haritasını devam ettirecektir. Tabii dışişleri bakanlığına kimin getirileceği merak konusu. Büyük bir ihtimalle İbrahim Kalın’ın olabileceği düşünülüyor. Kalın’ın Çavuşoğlu’na göre biraz daha Batı yanlısı bir politika izlediğini biliyoruz. Ancak Türkiye, Ortadoğu ya da Asya’dan da kopamaz. Bu bölgeler ekonomik anlamda gelişiyor. ABD bile 2030’lu yılların politikasını yaparken Asya-Pasifik bölgesine özel önem veriyor. Bu denli önemli yere siz uzak kalamazsınız, dolayısıyla Türkiye de bu bölgede etkili olmaya çalışacaktır. Suudi Arabistan ve BAE dahi Şanghay İşbirliği Örgütü’nün toplantılarına katılma ihtiyacı hissediyor. Türkiye’nin dış politikasında dengeli bir yol devam edecektir. Türkiye’nin şu anda olmazsa olmaz politikalarından biri de Suriye’de oluşturulmak istenen terör koridorudur. Orada ABD’nin oluşturduğu bir terör ordusu var. Bunun yok edilmesi için de bir politika gerekiyor. Suriye ile normalleşme politikası bu açından oldukça önemlidir. 14 Mayıs seçimlerinden önce Moskova’da toplantılar düzenlenmişti. Bunların hızlandırılarak devam etmesi gerekiyor. Rusya-Ukrayna krizinin sonlandırılması için de çabaların devam etmesi lazım. Kafkasya’da Zengezur koridorunun açılması ve Azerbaycan-Ermenistan barışı için hızlı hareket edilmesi gerekiyor. Yunanistan’da seçimler var, Miçotakis’in yeniden gelmesi bekleniyor. Ege adaları ve özellikle Kıbrıs sorunu da gündemde olmalıdır. Terör ve sığınmacılar sorunu da Türkiye’nin önümüzdeki dönemde başını ağrıtacak sorunlar olacaktır. Bunlarla ilgili adımların atılacağını düşünüyorum.”
‘Türkiye’de farklı siyasi partiler tek bir ekonomi programı var’
Prof. Dr. Barış Doster ise "Ekonomi ve dış politikada değişiklik beklemiyorum. Perşembenin gelişi çarşambaydı diyenlerdenim o yüzden büyük bir değişim beklemiyorum. Belki kadrolar bir miktar değişecektir” diyerek ekonomiye dair şunları söyledi:
“Mehmet Şimşek ile Nureddin Nebati arasında faiz konusunda belki çok küçük farklar olabilir ama Türkiye’de iktidar ve muhalefeti ile birlikte, AK Parti’nin 21 yıllık kadroları, CHP’nin kadroları dahası ANAP’tan bu yana gelen kadrolar Doğru Yol’un DSP’nin kadroları tamamı zaten aynı politikaları izliyor. Türkiye’de farklı siyasi partiler tek bir ekonomi programı var. O da üretime değil tüketimi, ihracata değil ithalata odaklanmış, kalkınmayı lügatinden çıkarmış, ekonomi deyince rant, repo, faiz, borsa ve döviz beşlisini anlayan bir zihniyettir bu. O yüzden Kemal Derviş ile Ali Babacan, Ali Babacan ile Nureddin Nebati, Nureddin Nebati ile Mehmet Şimşek arasında aman aman bir fark yok. Bu iktidarı ve muhalefeti ile Türkiye’nin yapısal sorunudur.”
‘Türkiye’yi yöneten iktidar son derece pragmatiktir’
Doster’in dış politikaya dair yorumları da şu şekilde oldu:
“Türkiye’yi yöneten iktidar son derece pragmatiktir. Yani kolaylıkla hemen U dönüşü yapabiliyor. İsrail, Katar, BAE, Mısır, Suudi Arabistan gibi onlarca örneği var. Ne zaman doğu ile arası kötü oluyor yüzünü batıya çeviriyor, batı ile gerilim yaşıyor yüzünü hemen doğuya dönüyor. Bu bağlamda bu politik tavrın aynen devam edeceğini düşünüyorum. Batı ile ilişkilerde bu sadece kendi istekleri değil batının ne kadar el uzattığı ile de ilgili bir şey.”
