GÜNDEM DIŞI

Dilbilimci Yekeler: Yabancı dil öğrenmek yetenek ya da yatkınlık değil, doğuştan sahip olmadığınız bir beceriyi edinmek

Dilbilimci Seda Yekeler, “Araba kullanmak, bisiklet sürmek gibi becerilerin (beyinde) geliştiği bölgeyle dil öğrenmenin geliştiği bölge aynı. Yabancı dil öğrenmek, yetenek değil, yatkınlık da değil. Doğuştan sahip olmadığınız bir beceriyi edinmek” dedi.
Sitede oku

Gündem Dışı’nda Serhat Sarısözen’in stüdyo konuğu dilbilimci Seda Yekeler’di. Yekeler, Bilkent Üniversitesi İngilizce-Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra eğitim alanında yaptığı deneysel çalışmaların ardından kişiye özel metot uygulayarak, dili kültürüyle birlikte öğretmeyi hedeflediği kendi akademisini kurdu. Disleksi çocukların yabancı dil öğrenimi üzerine yazdığı tezden sonra bu alanda yaptığı çalışmaları geliştirerek disleksi çocukların yabancı dil edinimine katkı sağlayacak çalışmalar yaptı.

Yekeler, “Yıllarca sadece bir ders gibi önümüze konan yabancı dilin öğrenilecek değil, edinilecek bir unsur olduğuna ve kişinin dünyaya açılmasına büyük katkı sağladığına inanıyorum. Bu konuda yaptığım çalışmalar sonucunda yazdığım YEK Metot sistemi ile İngilizce ve Fransızca akademik eğitimler veriyorum. Seda Yekeler Eğitim Vakfı’nın (SEYEV) kurucu başkanı olarak, Türkiye’nin yabancı dil ediniminde ciddi bir reform yapması gerektiğine inanarak, insanımızı ‘Anlıyorum ama konuşamıyorum’ derdinden kurtarmaya yönelik çalışmalar yapıyorum” ifadelerini kullandı.

Türkiye İngilizce yeterlilikte 100 ülke içinde 79. sırada
‘Bir kelimeyi 7 kez gördükten sonra o kelime beyinde oturuyor’

Yekeler, “16 yıldır eğitimciyim ama son 9 yılım dil edinmenin beyinde nasıl gerçekleştiğine ilişkin deneyler yaparak geçti. 8 binden fazla insana birebir ders verdim. Dolayısıyla hepsini yakında gözlemledim; bu dil edinme işi nasıl farklılık gösteriyor derken çok sayıda deney yapma fırsatım oldu. Kısa dönemli hafızadan uzun dönemi hafızaya aktarmanın ilk sırrı yeni edindiğiniz bir kelimeyi 7 kez farklı konseptte tekrarlamak. Bir kelimeyi 7 kez gördükten sonra o kelime beyinde oturuyor” dedi.

Yekeler’e göre kişinin anadilinin haricinde başka bir dil bilmesi, o dilin kelimelerini ezberleyerek ya da kendi dilinizden çeviri yaparak cümle kurmaya çalışmak demek değil. Dil bilmek; o dilin ses sistemini tanımak, tanıdığınız tüm sesleri kullanıldıkları biçime göre anlamlandırmak ve kullanım alanlarını ve telaffuzlarını taklit ederek edinmek.

Yabancı dil edinme konusunda yaptığı çalışmalar sonucu geliştirdiği ‘YEK Metodu’ ile binlerce kişiye İngilizce ve Fransızca öğreten Yekeler, “Dil ile başka bir dünyaya açılıyorsunuz. Türkiye’de yabancı dil eğitimi, son 50 yıldır bir arpa boyu kat edilemeyen bir yol. YEK Metodu’nu tüm dünyaya yayma fikrini kafaya takmış bir dil bilimci olarak konuşuyorum” şeklinde sözlerini sürdürdü.

‘Beyindeki gri maddenin ne kadar fazla olursa o kadar iyi çalıştığı bir bölge’

“Hangi katılımcının beyninin hangi lobunu aktive ettiğini öğrenerek ona göre bir program yapılması gerekiyor. Kişinin öncelikle bireysel farkındalığını arttırmanız gerekiyor” diyen Yekeler, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Araba kullanmak, bisiklet sürmek gibi becerilerin (beyinde) geliştiği bölgeyle dil öğrenmenin geliştiği bölge aynı. Yabancı dil öğrenmek, yetenek değil, yatkınlık da değil. Doğuştan sahip olmadığınız bir beceriyi edinmek... Beynimizde dil öğrenmenin gerçekleştiği bölge, bilişsel esnekliğe sahip olan bir bölge. Burası beyindeki gri maddenin ne kadar fazla olursa o kadar iyi çalıştığı bir bölge. Dolayısıyla dil edinme, yatkınlık ve yetenekten ziyade, kitapta da (‘Sen de konuşabilirsin’) anlattığım gibi beynimizdeki iki bölgenin birbiriyle iletişimiyle ilgili.”

Yorum yaz