GÖRÜŞ

'Türkiye'yi düşman gören Amerikan yönetimi, ülkeye yumuşak karnı olan dolardan saldırarak kriz çıkarmaya çalışıyor'

ABD'nin Türkiye'ye yönelik artırdığı yaptırımlar, dolar/TL kurunun tırmanışı ve uluslararası medyanın Türkiye'ye yönelik 'daha büyük yaptırımlar geleceği' senaryoları... Sürecin nedenleri ve krizden çıkış yollarını EPPEN Başkanı Volkan Özdemir, Sputnik'e anlattı.
Sitede oku

Türkiye ile ABD arasındaki kriz hız kesmiyor. Türkiye'den bir heyetin 48 saat içerisinde ABD'ye ziyarette bulunacağı ve bazı konularda ön mutabakat sağlandığı yönündeki haberler, Dışişleri Bakanlığı tarafından teyit edilmedi. ABD ile ön mutabakat sağlandığı yönündeki haber sonrasında sabah ilk işlemlerde 5.18 seviyesine kadar gerileyen dolar kuru, haberin teyit edilmemesi sonrasında 5.25 seviyesine yükseldi.

ABD'nin Ankara Büyükelçiliği: Gerginliklere rağmen Türkiye'nin sağlam dostuyuz
Ancak söz konusu gelişme, son tezahürü 'Papaz Brunson davası' olan krizin yalnızca son 24 saatinden ibaret. 1970'li yıllardan bu yana ilişkileri en kötü seviyeyi gören Türkiye ve ABD'nin ilişkileri bir süredir çıkmaza girmiş durumda.

'ABD'li papaz davası' olarak bilinen davanın sanığı Andrew Brunson'ın yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması talebinin reddi üzerine ABD'de önce Türkiye'nin uluslararası kuruluşlardan kredi almasını kısıtlayan bir tasarıyı kabul edildi, sonra da ABD'nin Rusya'yı hedef aldığı Magnitskiy Yasası'na benzer bir yaptırımın Türk yetkililere uygulanması yönünde karar verildi. Bu kapsamda, Türkiye Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ABD'deki mal varlıklarına el konulması öngörüldü ve ABD vatandaşlarının Gül ve Soylu ile ticaret yapması da yasaklanmış oldu.

ABD'NİN YENİ HEDEFİ TÜRKİYE'NİN MEGA PROJELERİ Mİ?

Bloomberg: ABD'nin yeni hedefi, Erdoğan'ın 'çılgın projelerini' yapan firmalar olabilir
ABD'nin Türkiye'ye yönelik giderek arttırdığı yaptırımlara, ABD merkezli basın kuruluşlarında Türkiye'ye yönelik yeni yaptırımlar gelebileceğine işaret eden haberler ekleniyor.

Birkaç gün önce Bloomberg'de yayınlanan bir haberde, "ABD'nin yeni hedefinin Erdoğan'ın çılgın projeleri olabileceği" yazıldı. Haberde yer verilen 'çılgın projeler' tanımıyla, yapım ve plan aşamasında olan 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi projelere işaret ediliyor. Bu noktada iki soru ön plana çıkıyor. İlişkiler yeni yaptırımlara sahne olur mu? Bu yaptırımlara Türkiye'nin mega projelerini hedef alan tedbirler eklenir mi? Türkiye bu süreçten nasıl çıkmalı?

Konuyu Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü (EPPEN) Başkanı Dr. Volkan Özdemir, Sputnik'e değerlendirdi.

'BİR SONRAKİ ADIM TÜRKİYE'NİN FİNANS KAYNAKLARINDAN SOYUTLANMASI OLACAKTIR'

Ekonomist Rodrik: Hükümet, krizi görmezden gelmeyi tercih ediyor
EPPEN Başkanı Özdemir, "Çılgın projelerle ilgili kısımdan bağımsız olarak ABD'nin varlık dondurma gibi önlemlerle Türkiye'yi hedef alacağını daha önceki röportajımızda söylemiştim. Türkiye-ABD ilişkileri, ABD'nin Türkiye'ye açmış olduğu cephe nedeniyle kopma noktasındadır. Buna ileriki dönemlerde, finansal yaptırımlar ve Türkiye'nin uluslararası finans kaynaklarından soyutlanması gibi müdahaleler de dahil olacaktır. Bunu bilerek, bu gerçeği kabul ederek Türkiye de mücadeleye hazırlanmalı" ifadelerini kullandı.

'DOLAR ÜZERİNDEN ULUSLARARASI MEDYA DESTEKLİ BİR OPERASYON YÜRÜTÜLÜYOR'

AK Parti'den döviz açıklaması: Dalgalanmalar er geç durulacak
ABD'nin jeopolitik hedeflerine ulaşmak için Türkiye ekonomisinin kırılganlığından faydalanmaya çalıştığına ancak başarılı olamayacağına işaret eden Özdemir, "Hedef tabii ki jeopolitik ve ABD'nin bölgede yapmak istedikleriyle alakalı. Tempoyu artıracaklardır. O yüzden Türkiye'nin kafa karışıklığını bir kenara bırakması ve karşı hamlelerle buna yanıt vermesi de son derece önemli. Ancak Türkiye'nin kırılgan durumu dolar. Ve dolar üzerinden de uluslararası medya destekli bir operasyon yürütülüyor" dedi ve şöyle devam etti:

"Bu gerçeği vurguladıktan sonra, madalyonun öbür yüzünden de bahsetmeden geçmeyelim. Türkiye yıllardır üretimden uzak, tüketim odaklı, dış kaynak bağımlısı bir ekonomik yapı inşa ederek kendini zor bir duruma soktu. Ekonomik yapısı kırılgan bir hale geldi. İşte bu nedenle, Türkiye'yi düşman gören Amerika, Türkiye'ye yumuşak karnından saldırarak, doları suni bir şekilde yükselterek Türkiye'de bir kriz ortamı yaratmaya çalışıyor. Her ne kadar bu kırılganlıktan faydalanarak bunu yapabilecek kapasiteleri olsa da; hiç bir koşulda ben (ABD'nin) Türkiye'deki siyasi ve jeopolitik amaçlarına ulaşabileceğini sanmıyorum."

'TÜRKİYE 1980'DEN BU YANA KENDİNİ SICAK PARAYA BAĞIMLI HALE GETİRDİ'

Goldman Sachs'tan Türk bankalar için kur uyarısı
Türkiye'nin eşiğinde olduğu krizi fırsata çevirmesinin gereğine işaret eden Özdemir "Türkiye, 1980'den bu yana, özellikle son 15 yılda, çok yanlış bir ekonomi politikası, neoliberal ekonomi politikası takip etti. Bunun temel ayağını, finans kesiminin büyümesi, sanayinin geri planda kalması, tamamen uluslararası ticaret ve fon akışlarında serbestlik, dalgalı kur rejimi gibi unsurlar oluşturdu. Maliye politikası yerine para politikası ön plana çıktı. Dolayısıyla Türkiye, bu ekonomi politikasını seçerek bir nevi kendini dünyaya bu şekilde açarak, kendini sıcak paraya bağımlı hale getirdi.

'ÜRETİM ODAKLI DEVLETÇİ BİR EKONOMİ ANLAYIŞI TÜRKİYE'NİN TEK KURTULUŞU'

Rus ekonomistler değerlendirdi; Erdoğan'ın kabusu: Liranın çöküşü
Özdemir, "Sıcak para ile yürütülen bu tüketim ekonomisiyle karşı karşıya olmak, bir uyuşturucu müptelasının durumuyla anlatılabilir. İyi hissetmek için sürekli, uyuşturucu bulmanız gerekiyor ama bu da sizi adım adım çürümeye götürüyor. Dolayısıyla o uyuşturucu kesilip bazı krizler atlatıldıktan sonra sağlam bir tedavi dönemine girilmesi gerekecektir. Bu açıdan bakılınca da kriz bir fırsattır. Türkiye bu vesileyle üretim ekonomisine geçmeli, serbestleşme uygulamalarını rafa kaldırmalı ve dünyadaki değişen güç dengelerini lehine kullanmalıdır. BRICS buna iyi bir örnektir. Türkiye, BRICS ve onun başlıca fon kaynağı olan, alternatif ekonomik düzenin sahibi Çin'e de yakınlaşarak, Çin fonlarının desteğiyle bu krizi atlatmaya çalışabilir. Ama önemli olan, gelecek kredinin nasıl değerlendirileceğidir. Çinliler böyle bir kredi açsa bile Türkiye bunu yatırıma, üretime çevirebilecek mi? İşte o yüzden piyasacı değil, kalkınmacı; liberal değil devletçi bir ekonomi anlayışı Türkiye'nin önündeki tek kurtuluştur" diye ekledi.

Yorum yaz