Doç. Dr. Sözeri: Mücadele için medya şart, CHP’ye büyük iş düşüyor

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Ceren Sözeri, Seyr-i Sabah programında basının içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. Mevcut gidişatla muhalefetin sesini duyurabileceği mecraların ortadan kalkacağını vurgulayan Sözeri, bu konuma düşmemek için özellikle CHP’ye büyük işler düştüğünü dile getirdi.
Sitede oku

Habertürk basılı yayınlarına son verip çevrimiçi yayıncılığa geçeceğini söyledi. Toplumda farklı bakış açılarını yansıtan yayınların giderek azaldığı algısı da giderek güçlenmeye başladı. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Ceren Sözeri, Seyr-i Sabah programında Habertürk'ün açıldığı günden bu yana yaşadıklarının özetini geçerken geleceğe de ışık tuttu. Sözeri, Habertürk gazetesinin açılması ve kapanması süreçlerinin Doğan Grubu'nda yaşananlarla paralellik gösterdiğini dile getirirken online gazetecilikte de durumlarının çok parlak olmayabileceği uyarısını yaptı:

'HABERTÜRK REKLAMDAN YETERİ KADAR PAY ALAMADI'

"2009 yılında Habertürk'ün kurulma aşamasını hatırladım. Medyada alım-satım ve birleşmeler üstüne tezimi yazıyordum. O dönemde Habertürk çok büyük yatırımlar yapmıştı. Kafamızdan Turgay Ciner neden bu yatırımları yapıyor soruları geçiyordu. Turgay Ciner'in Sabah gazetesinde yaşadıkları, Kanal 1 lisansıyla Habertürk TV lisansının alınmasını hatırladık. 2008'de ne oldu da Turgay Ciner çok kar etmeyeceğini bildiğimiz gazeteyi neden çıkarıyor, yılda ne kadar zarar edecek diye soruyorduk.

2008 iktidarla Doğan Grubu ilişkilerinin çok gerildiği bir yıldı. İpler kopmuş, Deniz Feneri haberleri yüzünden Hürriyet'e vergi cezaları gelmişti. TMSF'ye geçen oradan Çalık grubuna geçen Sabah grubu konuşuluyordu. Bu yüzden ortaya çıktı Habertürk. Aydın Doğan'ı dengeleyecek, hükümeti arkasına alan bir yayın olarak ortaya çıkmıştı. Turgay Ciner darbeleri araştırma komisyonuna aslında medya işine girmek istemediğini ardından haksızlığa uğradığını belirtmişti. Madencilik yatırımları da arkasına almıştı.

'ARTIK HÜRRİYET'İ DENGELEYECEK BİR MEKANİZMAYA GEREK KALMADI'

Önemli bir gazete markası haline geldi ama reklamdan yeteri kadar pay alamadı, habercilik anlamında Hürriyet ve Sabah'a alternatif olmasına rağmen. Reklam gelirlerinin büyük çoğunluğu Doğan Grubu'na aktığı için onunla ilgili önlemler vardı. Hükümet özel reklamları siyasi olarak başka mecralara aktarmaya başladı. Gazete yayıncılığı anlamında başarılı işler yapsalar da reklamdan pay alamadılar. Ne oldu da 10 sene beklediler bunun için? Benim gözümde sebep, Hürriyet Doğan Grubu'nun Demirören Grubu'na satışıdır. Artık Hürriyet'i dengeleyecek bir mekanizmaya gerek kalmadı. Habertürk'ün çıkmasına gerek kalmadı. Gazetelerin basıldığı kağıtlar dövizle alındığı için döviz arttıkça başka gazetelerin de kapanabileceğini görmek müneccimlik olmaz.

Online gazetecilik konusunda tartışılması gereken iki ayrı trend var: Bu gazeteler zaten online mecrada varlardı. Habertürk zaten bir internet gazetesi olarak kuruldu. Ufuk Güldemir gibi insanlar doğrudan internet yayıncılığına girdiler. Bugünkü ortamda maliyet yüksekliği yüzünden bağımsız medya olarak alternatif oldular.

‘HABERTÜRK ONLINE OLARAK DEVAM EDEBİLİR Mİ?'

Habertürk'ün online olarak hayatını devam ettirmesi konusunda nasıl bir iş modeli kurduklarını bilmiyorum. Kenan Tekdağ'ın mesajından somut bir bilgi almak mümkün olmadı. Nasıl bir dijital devrim gerçekleştirecekler? İş modelleri belli tıklama üstüne dayanıyor. Gazetelerin kendi içeriklerinden çok daha kötü durumda internet mecralarındaki içerikler. İşin diğer kötü tarafı, dünyadaki trendden farklı olarak internet alanını fırsatlar kapısı olarak görmesi. Ticaretin temel trendi ne satıyorsanız onu iyi yapmanız lazım. Siz habere yatırım yapmazsanız yanına koyduğunuz etkileşimli kutucukların o kadar da önemi kalmıyor. Okurların neyi niye tıkladıklarını bildiklerini bile düşünmüyorum.

Dijital basının yazılı basının gelirlerini erittiği gerçeği tüm dünyada geçerli. Büyük gazeteler bu gelir kaybını dengelemiş durumdalar. Yarın gazeteler kalmayacak tezi şu anda geçerli değil. NY Times raporlarında dijital abonelikle yazılı basın aboneliğinin birlikte paralel gittiğini, ikisinin birbirini desteklediğini görüyoruz. Trump'ın iktidara gelmesinden sonra kaliteli haber isteğinin arttığını görüyoruz. Dijital içeriğin nasıl paraya dönüştürülebileceğini —çünkü iyi haber para gerektirir- farklı modellerle aranıyor.

'KİLİT NOKTA KALİTELİ İÇERİK'

NY Times ödeme duvarları geliştirdi. 10 habere kadar bedava sonrasında para ödüyorsunuz. The Guardian iyi gazetecilik için para ödenmesi gerektiğini söylüyor ortaya çıkan kutucuklarla. Kilit nokta kaliteli içerik. Kimse her yerde bulabileceği öbür siteden kolaylıkla ulaşabileceği haber için para ödemez. Okurla doğru ilişki kurmak gerekiyor. Bu arada 'İçerik kraldır' diye bir laf vardır. İçerik kralsa, bağlam tanrıdır deniyor: Kaliteli içerik üretmek için yola çıkabilirsiniz. Ama baskıların arttığı dönemde haber veremiyorsanız okurla güven ilişkisi kuramıyorsunuz. Her şeyin başı özgür bir düşünce yapısının kurulabilmesi, özgür habercilik.

Gazeteler ucuz eleman kullanıyor çünkü her gün cebinden zararı karşılıyor patronlar. Okur için yapmıyor iktidar için yapıyorsanız okurlarda sorun çıkıyor. Habertürk'ün önceden başına gelenlere bakacak olursak: Siz bir sağlık haberi yapıyor iyi bir haber yapıyorsunuz. İktidar bunu kaçak olarak niteliyor ve patron olarak başınız derde giriyorsa burada sorun var demektir. Başınızı derde sokacak kaliteli içerik üretecek gazeteciler yarar değil zararınıza oluyor. Zararı dokunmayacak hemen kovulabilecek ucuz elemanlar çalıştırabilmek patronların çok daha fazla işine geliyor.

KRT ile sınırlı kalmayabilir medyanın kapanması. Açıkçası seçim sonrası iklimiyle alakalı. Herkeste yılgınlık ve dayanamama var. Bundan sonrası için iktidarın çok sevdiği Abdülhamit istibdat dönemine bile gönderme yapabiliriz. Bu dönemde birçok basın organının kapandığını görüyoruz. Bu dönemin sonrasında, 1908'den sonra bir anda 100'den fazla gazete açılır. Basın özgürlüğünün azaldığı zamanlarda medya kuruluşlarının havlu atması normal. Diğer taraftan sermaye de korkuyor: İktidarla aynı görüşte olmasa bile alternatif bir basında reklamının görülmesi onlara sorun oluyor. Siyasi partilerin alternatif farklı medyaların ayakta durabilmesi konusunda bir siyasi iklimin olması şart. CHP'ye büyük iş düşüyor. Böyle giderse muhalefetin seslerini duyurabilecekleri mecralar da ortadan kalkacak. Mücadele için medya gücü şart. Sermayede okura ve medyacılara cesaret verecek politikaların oluşturulması gerekiyor."

Yorum yaz