00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
07:30
7 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:05
114 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
6 dk
SESLİ HABER
Moldovalı muhalif siyasetçi: AB, ülkemizi savaş alanına dönüştürmek istiyor
09:03
2 dk
SESLİ HABER
'Her şeyi yiyen' bir kara delik bulundu
09:17
2 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
Türkiye neyi takip etti?
09:30
7 dk
SESLİ HABER
ABD Kongre Üyesi: Hükümetimiz için bir utanç kaynağı
09:48
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
11:00
1 dk
SESLİ HABER
Rus uzman: ABD, bu çatışmaya ihtiyaç duyuyor
11:09
3 dk
SESLİ HABER
Eski Fransız istihbaratçısı: Ukrayna saflarında Fransız askerler çarpıştı
11:22
2 dk
SESLİ HABER
Dünyanın en güçlü böceği Hakkari'de ortaya çıktı
11:34
2 dk
SESLİ HABER
İngiliz uzman Ukrayna ordusunu bekleyen tehlikeyi açıkladı
11:45
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
12:00
1 dk
SESLİ HABER
Ukrayna ordusunun saldırılarını NATO planlıyor
12:08
2 dk
SESLİ HABER
Navigasyon kullananlar dikkat: Yanlış yola sokup faciaya sebep oldu
12:22
2 dk
SESLİ HABER
Rus askeri uzman: Türkiye, NATO’da ‘üvey evlat’
12:52
4 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
13:00
1 dk
HAFTA SONU HALLERI
Erdal Kaplanseren'le Hafta Sonu Halleri
13:05
115 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
GÜNDEM DIŞI
Serhat Sarısözen'le Gündem Dışı
16:01
59 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:00
1 dk
GÜNDEM DIŞI
Serhat Sarısözen'le Gündem Dışı
17:01
59 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
SESLİ HABER
Zelenskiy: Batı Rusya’dan korkuyor
18:08
2 dk
SESLİ HABER
Avrasya’da taşımacılık için 280 milyar rublelik proje
18:20
2 dk
SESLİ HABER
Rus uzman İran-İsrail gerilimini değerlendirdi: Bölgeyi savaşın eşiğine getiriyor
18:48
2 dk
SESLİ HABER
Çinli diplomat: ABD, Ukrayna’daki çatışmayı körüklemeyi bırakmalı
19:03
2 dk
SESLİ HABER
Lavrov: UNESCO platformu kötüye kullanılıyor
19:15
2 dk
SESLİ HABER
‘Demokrasi eksikliği’ suçlamalarına yanıt
19:26
2 dk
SESLİ HABER
Dünyanın en iyi 100 stadyumu belli oldu
19:39
1 dk
SESLİ HABER
Rus Büyükelçi, ABD’nin yaptırımlarının amacını açıkladı
19:49
2 dk
SESLİ HABER
Polonya Cumhurbaşkanı Duda'dan 'nükleer silah' açıklaması: 'Hazırız'
20:03
2 dk
SESLİ HABER
Rus uzman: İsrail, ABD’nin Ortadoğu'daki yumruğudur
20:18
3 dk
SESLİ HABER
Eski Fransız istihbaratçı: Ukrayna paralı asker arıyor
20:34
2 dk
SESLİ HABER
Ukrayna’ya ait çok sayıda hava savunma sistemi imha edildi
20:47
1 dk
SESLİ HABER
Rapor açıklandı: Askeri harcamalar tarihin en yüksek seviyesinde
21:04
3 dk
SESLİ HABER
Rus Türkolog: Birçok Rus çocuk Türkçe öğreniyor
21:17
3 dk
SESLİ HABER
‘ABD, Afrika ülkelerinin onlardan bıktığının farkında’
21:31
3 dk
SESLİ HABER
Rusya: Dünya, ABD yüzünden Filistinlileri koruyamadı
21:46
2 dk
SESLİ HABER
Eski Pentagon danışmanından Putin’e övgü: Ortadoğu'daki tüm kartlar elinde
22:04
1 dk
SESLİ HABER
Biden kritik eyaletlerde geriye düştü
22:19
2 dk
SESLİ HABER
‘Batı’nın planı Rus medeniyetini yok etmek’
22:33
2 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘İsrail geçmişteki gibi bugün de Uluslararası Adalet Divanı’nın kararlarına uymayacak’

Ceyda Karan'la Eksen 22 Şubat
Abone ol
Emir Aşnas’a göre sömürgeciliğin devamının sembolü olan Filistin davası bugün Gazze’den yansıyan insani boyutlarıyla uluslararası aktörleri zorluyor. Aşnas, Uluslararası Adalet Divanı’ndaki ‘soykırım davası’ ile ‘hukuki istişari oturumlara’ dikkat çekti. Aşnas, İsrail’in tıpkı geçmişteki gibi Divan’ın kararlarına uymayacağı görüşünde.
İsrail-Filistin çatışması ve Gazze savaşı neredeyse beşinci ayını doldururken, Filistin sorunu BM’ye bağlı Uluslararası Adalet Divanı’nda ikinci kez gündem oldu. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin BM Soykırım sözleşmesine dayanarak açtığı davayı kabul ederek 26 Ocak’ta ihtiyadi tedbir kararı açıklayan Divan, İsrail’e bir ay sonra rapor sunma talimatı açıklamışken, bu hafta da Aralık 2022’de BM Genel Kurul’unun iki sorusuna binaen hukuki görüş oturumları gerçekleştirilmeye başlandı.
Böylece İsrail’e rapor sunmak için verilen süre dolmaya yakın Filistin meselesi bir kez daha mahkemenin gündemine taşınmış oldu. Pek çok devlet Uluslararası Adalet Divanı’nın Lahey’deki Barış Sarayı’ndaki oturumlarda sözlü görüşler sunmaya başladı. Çin Halk Cumhuriyeti temsilcisinin oturumda uluslararası hukuka göre işgal altında yaşayan Filistinlilerin ‘silahlı direnme hakkı bulunduğunu’ beyan etmesi dikkat çekti.
Adalet Divanı’ndaki ‘danışma oturumları’, Güney Afrika’nın aralık ayında açtığı dava uyarınca ‘soykırım davasında’ İsrail raporunun beklendiği günlerde uluslararası gündeme mal olan tartışmaları araştırmacı yazar Emir Aşnas ile konuştuk.

‘Filistin meselesi bugünkü insani boyutuyla uluslararası sistemin temel aktörlerini zorluyor’

Emir Aşnas, Filistin meselesinin sömürgeciliğin ürünü olan tarihsel geçmişine atıf yaparken, sorunun 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan uluslararası düzende çözümünün mümkün olamadığını vurguladı. Kısa vadede çözüm mümkün olmasa da bugün ortaya çıkan insani tablonun uluslararası sistemi zorladığını belirten Aşnas, pek çok devletin ‘mahçup hale geldiği’ bir durumun ortaya çıktığını vurguladı:

“Filistin sorunu yeni bir sorun değil. Babamızın, dedemizin döneminde de olan belki de çocuklarımızın zamanında çözülecek bir sorun. Umuyorum torunlarımız zamanında olmayacak. Çünkü eğer İsrail diye bir yapının kurulmasını başlangıcını alırsak Filistin’in sorunu için 75-76 yıllık bir süreden bahsederiz. Yok eğer Osmanlı’nın çekilmesi ve Balfour Deklerasyonu’ndan alırsak 106 yıllık bir sorun. Yani 106 yıldır bir halkın, 20. Yüzyılda başlayarak 21. Yüzyıla da sömürgecilerin altında yaşamasından bahsediyoruz. Çünkü 1917-1918 ile 1948 arasında İngiliz emperyalizminin manda yönetimi vardı. Ondan sonra da bu halk, İsrail denilen, özellikle ‘Doğu Avrupalı’ yerleşimciler ve sömürgecilerin Batı’nın desteğiyle kurduğu devletin baskısı ve etnik temizliği altında yaşadı. Mesele bu. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kuruldu İsrail. Savaş sonrasının galip devletlerin kurduğu sistemin başarısızlığı olarak da görebiliriz. Savaştan galip çıkan devletler, ABD başta olmak ve Rusya dahil olmak üzere bu devletin varlığını tanıdılar. Yardımcı oldular. Hepsi için eşit derecede diyemeyiz. Ama bu sistem, iki devleti öngörmesine rağmen 75-76 yıldır Filistin halkının bırakın siyasi haklarını, en temel haklarının dahi gasp edilmesi sorununa bir çözüm getirmemiş durumda. Mesele bu.

Dolayısıyla Birleşmiş Milletler’in, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası sistemin neredeyse kendisinin yarattığı bir sorunu, kendisinin çözmesini beklemiyoruz. BM’de ABD ve Batılı devletlerin Filistin konusunda benim bildiğim 70’in üzerinde vetosu var zaten. Kısa vadede çözüm mümkün görünmüyor. Ama yine uluslararası sistemin kendi kurumları içerisinde zorlamalar var. Bugün sorunun insani boyutunun çok göz önünde olmasının da etkisiyle, uluslararası sistemin temel aktörlerini zorlayan, onları mahcup eden bir durum var. Kısmi olarak şu veya bu şekilde sorunu tüm dünyayı daha az rahatsız edecek, uluslararası sistemin biraz daha yaşamasını sağlayacak bir formül aranıyor. Meseleyi böyle söyleyebiliriz.”

‘Bugün Uluslararası Adalet Divanı’nda görülen istişari görüş davası’

Aşnas, Uluslararası Adalet Divanı’nın Güney Afrika’nın İsrail hakkında soykırım başvurusundan iki ay geçmeden 2022 tarihli başvuruya binaen ikinci bir ‘davayı’ ele aldığını anımsattı. Bunun da ‘soykırım’ davasının dışında Filistin meselesine dair hukuki durumla ilgili istişari nitelik taşıdığını belirtti:
“Uluslararası Adalet Divanı’nda daha iki ay olmadı. Filistin ile ilgili iki davayı konuşuyoruz. Bir tanesi geçtiğimiz ay görülen ve geçici önlemler kararı verilen, BM Soykırım Sözleşmesi’ne dayanılarak açılan davaydı. O dava, bu davaya göre daha hukuki açıdan bağlayıcı bir dava. Neden? O davanın sonuçları tüm BM üyelerini bağlıyor. Halbuki bugün Uluslararası Adalet Divanı’nda görülen dava, adı üstünde bir istişari görüş davası. Yani danışma görüşü davası. Ne demek bu? BM Genel Kurulu, 2022 yılı sonunda, aralık ayında, Uluslararası Adalet Divanı’ndan bir görüş istedi. Onu görüşüyorlar şu anda. Bu ayın 19’unda sözlü beyanlar verildi. 26’sına kadar sürecek. Peki konusu ne? BM Genel Kurulu hangi konuda mütala istiyor? Temel olarak İsrail’in Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli işgal etmesinin, işgali sürdürmesinin ve 1967’den bu yana Filistin’deki ilhak ve yerleşim faaliyetlerinin, Kudüs’ün karakterini değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve tüm bunlarla ilgili ayrımcı tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçlarının neler olduğunu soruyor.”

‘Avrupa Birliği’nin görüş bile bildirmemesi dikkat çekici’

Davaya Türkiye, BM Güvenlik Konseyi üyeleri, Almanya, İspanya gibi devletlerin görüş beyan etmek için dahil olması sebebiyle siyasi açıdan öneminin arttığına vurgu yapan Aşnas, Avrupa Birliği’nin ise uluslararası örgüt olarak sözlü görüş bildirimi için katılım dahi sağlamamasına dikkat çekti. Bunun AB’nin öneminin azaldığına işaret ettiğini belirten Aşnas, Avrupa ülkeleri arasında bu konudaki görüş farklılıklarına da işaret etti:

“Bir diğer soru da, İsrail’in bu konularda belirtilen uygulamaları, hukuki statüyü nasıl etkilemektedir? Bunun tüm devletler için BM nezdinde doğurduğu hukuki sonuçlar nedir? Bunlar soruldu. İstişari bir dava. Diğer davaya göre daha kısa sürede, bir-bir buçuk yıl içinde sonuçlanması beklenebilecek bir dava. Ama tabii ki Filistin’deki durumun etkisiyle, yani şu an hukuki olarak bağlayıcı olmasa da siyasi açıdan önemli bir dava. Bu nedenle 52 devlet ve 3 tane uluslararası kuruluş görüş beyan etmek için sözlü beyanda bulunma talebini iletti. Bu süreç devam ediyor. Ayın 26’sında da yanılmıyorsam Türkiye Dışişleri Bakanlığı, mahkemede bir sunum yapacak. Uluslararası kuruluşlar da Arap Birliği, Afrika Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı. Ayrıca sözlü beyanda bulunma talebi olan devletler arasında ilginç bir durum var. Güvenlik Konseyi’nin beş üyesi de orada sözlü beyanda bulunma talebinde bulundu. İngiltere ve Fransa dışındakiler beyanını mahkemede açıkladı. Avrupa Birliği’nin önemli ülkelerinden Almanya var. Mısır var. Arap ülkeleri var. İran var. Malezya var. Küba da var. Birçok ülke var farklı coğrafyalardan.

Bu aslında konunun bütün dünyanın gündemi olduğunu göstermek açısından önemli. Avrupa Birliği, kurum olarak yok görüş belirtmede. Türkiye, Avrupa Birliği’ne tam üyelik başvurusunda bulunmuş ve bu süreçte bulunan bir ülke. Türkiye, Avrupa’nın da bir parçası. Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda gibi ülkeler kendi görüşlerini açıklayacak. AB, dünyanın en önemli uluslararası kuruluşlarından biri olarak böyle bir beyan verme talebinde bulunmadı. Bence bu önemli. Avrupa Birliği’nin öneminin ne kadar azaldığını ve uluslararası politikada daha önce de ulaşamadığı görüş birliğinin bu defa hiç olmadığını görüyoruz. Almanya ve İspanya arasındaki görüşler taban tabana zıt mesela. Uluslararası dengeleri de yansıtan bir durum bu.”

‘İsrail geçmişteki gibi bugün de Divan’ın kararlarına uymayacak’

Uluslararası Adalet Divanı’nın geçmişte de özellikle Doğu Kudüs dahil Filistin’in işgal altındaki topraklarında İsrail’in inşa ettiği duvar hakkında görüş bildirdiğini anımsatan Aşnas’a göre, 20 yıl önceki karara uymayan İsrail bugün de aynı şekilde davranacak. Aşnas, BM Güvenlik Konseyi kararına duyulan ihtiyaca rağmen veto engeline atıfta bulundu:

“Uluslararası Adalet Divanı Filistin konusunda ilk defa istişari görüş vermiyor. Bundan 20 yıl önce de verdi. İsrail’in duvar inşaatı konusunda, BM Genel Kurulu yine görüş istemişti. 2004’te Uluslararası Adalet Divanı çok net bir karar verdi. ‘İşgalci güç İsrail tarafından işgal altındaki Filistin topraklarında inşa edilmekte olan duvar, uluslararası hukuka aykırıdır. İsrail, uluslararası hukuk ihlallerine son vermek yükümlülüğü altındadır. Duvar inşaatına son vermek, bu yapıyı derhal sökmek, tüm ayrımcı düzenlemeleri ortadan kaldırmakla yükümlüdür. İsrail, Doğu Küdüs ve çevresi dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında duvarın inşasından kaynaklanan her türlü zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Tüm devletler bu yasadışı durumu tanımama yükümlülüğü altındadır. Devletlerin, BM şartlarına ve uluslararası hukuka saygı göstererek, İsrail’i uluslararası hukuka uymayı sağlama yükümlülüğü de bulunmaktadır. BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi, mevcut istişari görüşü dikkate alarak, duvarın inşasına son vermek için daha fazla neler yapılabileceğini değerlendirmelidir’ dediler. Tarih Temmuz 2004 tarih. O kararın hiçbir maddesi uygulanmadı. İstişari görüş diyebilirsiniz ama belki de Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği en net görüşlerden birisi. Tam tersine duvar devam etti. Başta ABD olmak üzere İsrail ve müttefikleri bu görüşü kaale bile almadı.

Şu anki davada da Filistinliler lehine bir karar çıkacağı açık. Ama uluslararası sistem değişmedikçe bu karar uygulanmayacaktır. Soykırım davası bağlayıcı, bu yeni dava istişari. Aslında soykırım davasında da alınan geçici önlemlerin hiçbirisi uygulanmış değil. Çünkü Uluslararası Adalet Divanı’nın her kararında bir uygulama, bir icra organı yok. Bunu BM yapacak. BM denince BM Güvenlik Konseyi. Orada da tıkanıyor. Siyasi ve fiili sonuçlar itibarıyla bu iki dava birbirine çok benziyor. Ancak bunların üzerine siyaseten bir şey yaparak, Filistinlilerin davalarını yürütmelerini sağlayabilir. Ama hukuken otomatik olarak bir sonuç sağlamıyor.”

‘İsrail’in eylemleri Divan’ın kararına riayet etmediğini gösteriyor’

Soykırım davasında Adalet Divanı’nın aldığı geçici tedbirleri anımsatan Aşnas, İsrail’in son bir aydaki eylemlerinin bunlara riayet etmediğini açıkça ortaya serdiği görüşünü dile getirdi:
“Soykırım davasındaki geçici tedbirlere bakalım… Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde bahsi geçen eylemlere son verme çağrısı yapıldı. Yani; ‘Filistin halkını öldürmeme, ciddi zihinsel-fiziksel zarar vermeme, bunları engellemek, Filistinlilerin tamamen veya kısmen yok olmasına sebep olacak koşulları oluşturmamak, Filistinlilere karşı orduyu ve eylemleri yapanları devlet olarak kışkırtmamak, soykırımı engellemek ve cezalandırmak için tedbir almak, insani yardım için acil önlem almak’. Ayrıca Uluslararası Adalet Divanı, soykırım olabilecek suçlarla ilgili delillerin de yok edilmemesini ve bu konuda önlem alınmasını söyledi. Ve bir ay sonra rapor istedi. O süre 26 Şubat’ta doluyor. İsrail rapor verecek. Bu tabii ki geçiştirilecektir. 26 Ocak’tan bugüne geçici tedbirlerin uygulanması açısından önemli bir değişiklik ben görmüyorum. İsrail Sosyal Eşitlik ve Kadınların Gelişmesi Bakanı, doğrudan ‘Ben gurur duyuyorum’ dedi. Bir bakan olarak söyledi. Bırakın öldürmeyi, zarar vermeyi, aç bırakmayı, doğrudan soykırım sayılabilecek eylemleri teşvik etme durumu da devam ediyor.”

‘İsrail, insanların aklıyla alay eder gibi tehcir yerine gönüllü göç diyor’

Aşnas, İsrail’in yanında ABD’nin tutumunun da önemli olduğunu belirtirken, Gazze’de gittikçe artan sivil can kaybı ve yıkımın yanı sıra açıkça tehcir niyetlerinin ortada olduğuna dikkat çekti:
“İsrail’in tutumu önemli ama her zaman Amerika’nın tutumu önemli burada. Yani İsrail ve ABD ne yapmak istiyor? Bu önemli. Mustafa Barguti var. Ulusal Girişim Hareketi Başkanı. Daha önce Mahmud Abbas’ın rakibiydi. Kendisi bir hekim. O sebeple söylediklerine daha çok itibar ediyorum. En son Filistinlilerin kayıpları hakkında 36 bin ölü, 89 bin yaralı, 600 bin açlıktan ölme tehlikesinde olan insan olduğu rakamlarını paylaştı. 700 bin insanın da hasta olduğunu belirtti. Salgın hastalıklar var. Temiz su, ilaç ve gıda eksikliği sebebiyle sağlıklı olmayan 700 bin kişi olduğunu söyledi. Bu manzara şu: Gazze’nin üçte ikisi yaşanamaz halde. Evler yıkıldı. Kamu binaları dahil neredeyse tamamı yıkıldı Gazze’nin. İsrail, Gazze’yi insanların yaşayabileceği bir yer olmaktan çıkarıyor. İsrail’in tehcir politikası var. İnsanların aklıyla alay eder gibi tehcir yerine ‘gönüllü göç’ diyorlar. Gönüllü göç dedikleri bu. Avrupa Birliği yetkilisi Borrell’in dediği gibi bu insanlar aya mı gidecek? İnsanları göç ettirme durumu var.”

‘Biden da savaşın durmaması konusunda Netanyahu ile hemfikir, yöntemde farklılıkları var’

Aşnas’a göre Biden yönetimi aslında özellikle Hamas konusu başta olmak üzere Netanyahu yönetimi ile aynı fikirde. Ancak Aşnas, ABD’nin İsrail’in zaferinin nasıl kazanılacağı konusunda yöntem olarak farklılık yaşadığını belirtti. Aşnas’, Biden’ın ABD’de seçim yılındaki şahsi sıkıntılarına da işaret etti:

“ABD ne istiyor? ABD ile İsrail veya Biden ile Netanyahu, temelde farklı düşünmüyor. Hamas’ın yenilgiye uğratılması gerektiği konusunda hemfikirler. İkincisi, bunun için savaşın durmaması lazım. Bu konuda tartışma yok. Kaç Filistinli ölmüş o umurlarında değil. Biden’ın tek bir farkı var Netanyahu’dan. Biden, Netanyahu gibi İsrail devletinin milli güvenliğini tehlikeye düşürmek istemiyor. O da Netanyahu kadar savunuyor İsrail’i. Bunu aynı zamanda ABD’nin milli güvenliği olarak görüyor. Ancak yöntemde farklılık var. Biden, Netanyahu’nun yaptıklarının İsrail’e zarar verdiğini düşünüyor. Biden, ‘Her yeri yakıp yıkıyorsun. Zaferler elde ettiğini söyleyebilirsin. Ama bunu siyasi zaferle taçlandırmazsan bu stratejik yenilgiye dönüşebilir’ diyor. Yani Biden, stratejik zafer için geçici ateşkes istiyor. Rehine takası yapılmasını söylüyor. Ondan sonra siyasi çözüm yoluna gidilmesi gerektiğini vurguluyor. Bunu yapabilmek için Netanyahu’ya hem havuç hem sopa gösteriyor.

Nedir mesela? Geçici ateşkes-duraklama. Esir takası. Sonra siyasi çözüm süreci. Yani iki devletli çözüm uyduracaklar ama bu fiilen devlet olmayacak. Suudiler ile normalleşme yapılacak. Hamas’ın siyasi arenadan çıkarılması veya etkisizleştirilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda direniş ekseninin de zor duruma sokulması. Biden bunu öneriyor. Netanyahu’nun da karşı tezi var. Netanyahu, siyasi çözüme gitmeyeceğini belirtiyor. Netanyahu’ya göre siyasi yola gitmek, Filistin’e devlet hakkı tanımak anlamına gelecek. Böyle olursa Filistinliler, 7 Ekim’i kurtuluş hareketi olarak görecek ve zafer kazanmış olacak diyor. İki görüş de kendi açısından haklı.

Ama burada tabii ki Biden’ı sıkıştıran bir şey var. Seçimler meselesi. Biden’ın çok da vakti yok. Her ne kadar kimileri mayıs-hazirana kadar bu ABD’nin seçim prosedürü sebebiyle vakti olduğunu söylese de, Demokrat Parti’de bir sorun var. Kamuoyu yoklamaları Biden’ın aleyhine. Biden’ın zaten bu ortamda akli melekeleri konusunda da tartışma var. Belki Demokrat Parti içindeki İsrail konusunda farklı tavır arzulayanların oranı çok olmasa da katliamlar sebebiyle sayıları artmakta. Salıncak denilen eyaletlerde, yani Cumhuriyetçi ve Demokrat partiler arasında gidip gelen eyaletlerde bu durum Demokrat Parti aleyhine sonuçlanabilir. Böyle yorumlar var. Bugün itibarıyla bakarsak hala süre var ve bu soykırım, katliam devam edecek gibi görünüyor.”

Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала