00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
4 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
5 dk
GÜN ORTASI
12:05
84 dk
HAFTANIN KEYFİ
14:05
44 dk
HABERLER
15:00
5 dk
SPOR BÜLTENİ
15:30
5 dk
HABERLER
17:30
10 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
9 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
07:30
7 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
SESLİ HABER
Eski Pentagon danışmanından Putin’e övgü: Ortadoğu'daki tüm kartlar elinde
12:48
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
13:00
1 dk
HAFTA SONU HALLERI
Erdal Kaplanseren'le Hafta Sonu Halleri
13:05
115 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
SESLİ HABER
CIA Şefi tarih verdi: Ukrayna mağlup olabilir
16:09
1 dk
SESLİ HABER
Çinli diplomat: ABD, Ukrayna’daki çatışmayı körüklemeyi bırakmalı
16:22
2 dk
SESLİ HABER
Rus uzman: ABD, bu çatışmaya ihtiyaç duyuyor
16:35
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:00
1 dk
SESLİ HABER
Eski Fransız istihbaratçı: Ukrayna paralı asker arıyor
17:11
2 dk
SESLİ HABER
Rus uzman: İsrail, ABD’nin Ortadoğu'daki yumruğudur
17:24
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
SESLİ HABER
Ukrayna ordusunun saldırılarını NATO planlıyor
18:09
2 dk
SESLİ HABER
‘ABD, Afrika ülkelerinin onlardan bıktığının farkında’
18:20
3 dk
SESLİ HABER
Rus askeri uzman: Türkiye, NATO’da ‘üvey evlat’
20:04
4 dk
SESLİ HABER
Ukrayna’ya ait çok sayıda hava savunma sistemi imha edildi
20:18
1 dk
SESLİ HABER
Pentagon’dan itiraf: Başarısız oldu
20:30
2 dk
SESLİ HABER
Rusya: Dünya, ABD yüzünden Filistinlileri koruyamadı
21:05
2 dk
SESLİ HABER
Polonya Cumhurbaşkanı Duda'dan 'nükleer silah' açıklaması: 'Hazırız'
21:41
2 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Mısır ile yakınlaşma, Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’nin elini çok rahatlatacaktır’

Ceyda Karan'la Eksen
Abone ol
Dr. Gökhan Çınkara’ya göre, Erdoğan’ın Mısır ziyareti başarılı geçti. Çınkara, koşulların değiştiğini ve rasyonel siyaset izleyen Türkiye’nin bölge politikalarını Körfez Arap ülkeleri ile uyumlulaştırdığını söyledi. Mısır ile yakınlaşmanın Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin elini rahatlatacağını söyleyen Çınkara, Suriye’de de hızlı adımlar bekliyor.
Türkiye-Mısır ilişkilerinde son derece sıkıntılı geçen 11 yılın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısırlı mevkidaşı Abdülfettah el-Sisi’nin daveti üzerine Kahire’ye resmi ziyarette bulundu. ABD destekli Arap isyanları sürecinde Mısır’da iktidara gelen Müslüman Kardeşler hareketinden Muhammed Mursi’ye karşı artan tepkilerin ardından ordunun yönetime el koyması Ankara’da şiddetli tepkilerle karşılanmıştı. Ancak Arap isyanlarının Suriye başta olmak üzere tüm bölgede geri teptiği süreçte köprülerin altından çok sulak aktı. Erdoğan liderliğindeki Türkiye hükümeti, 2020’den bu yana Mısır yönetimi ile ilişkileri rayına oturtmaya koyuldu.
Erdoğan’ın Kahire ziyaretinde iki ülke arasında ‘yeni bir sayfa açıldığı’ belirtildi. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantılarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Ortak Bildiri yayınlanırken, savunma ve enerji konularının yanı sıra kültür ve bilim alanlarını içeren işbirliği alanları vurgulandı. Yine Gazze’deki kriz konusunda ortak tutum dile getirildi. Erdoğan’ın daveti üzerine El-Sisi’nin nisan ayında Türkiye’ye gelmesi bekleniyor.
Türkiye-Mısır ilişkilerini, Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Çınkara ile konuştuk.

‘İki lider arasında mutabakata varıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz’

Dr. Gökhan Çınkara’ya göre, Türkiye’nin ‘Arap Baharı’ döneminde izlediği dış politika artık temel alınmamalı. Türk dış politikasının rasyonel temele oturduğunu söyleyen Çınkara, Erdoğan’ın Kahire ziyaretinde el Sisi ile görüşmesinin oldukça başarılı geçtiği görüşünde.

“Açıkçası ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır ziyaretini çok başarılı buldum. Hem Erdoğan’ın hem Sisi’nin açıklamalarına baktığımızda, iki lider arasında yeni bir döneme geçiş konusunda mutabakata varıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını çizdiği önemli bir nokta vardı. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplanacak. Özellikle nisan ayında. Mısır lideri Sisi de buraya gelince, iki lider başkanlığında bu yapılanma yeniden devreye girecek. Bu oldukça önemli. Artık iki ülke arasında bu Arap Baharı sürecinde ve sonrasında gelişen dinamikler, zaman zaman ilişkileri durgunlaştırdığını veya krize soktuğunu görüyoruz.

Türkiye’nin Körfez Arap ülkeleri, İsrail ve Mısır ile normalleşme süreci 2020’de başladı. Geriye bir tek Suriye kaldı. Zaten Dışişleri Bakanı Sözcüsü de dün yaptığı açıklamada, Şam yönetimi ile görüşme olabileceğini, iyi niyet esasında diyalog kurulabileceğini söyledi. Tüm bunları toplayınca aslında Türk dış politikasının, Arap Baharı sonrası sürece kendisini eklemlendirdiğini görüyoruz. Yeni süreci artık rasyonelleştiriyorlar.”

‘O zamanın koşulları çok farklıydı. Bugünün koşulları çok farklı’

Çınkara, dinamiklerin hızla değiştiğini ve Erdoğan’ın geçmişte Mısır lideri hakkındaki söylemleri üzerinden değerlendirme yaptığı için bugünkü görüşmeleri sorgulamanın isabetli olmayacağı görüşünde. Türkiye’nin Ortadoğu politikasının artık Körfez Arap ilişkilerini baz aldığını belirten Çınkara, başta savunma sanayi olmak üzere Türkiye’nin hayrı için hariciyenin rasyonel politikalar izlemesinin önemli olduğu değerlendirmesinde bulundu:

“Dinamikler ve yapılar çok hızlı dönüştüğü için Türkiye de artık yeni sürece yeni bir anlayışla giriyor. O yüzden Arap Baharı’nda Erdoğan açıklamalar yaptığı için ‘Şimdi neden görüşüyorlar’ demek pek isabetli değil. O zamanın koşulları çok farklıydı, bugünün koşulları çok farklı. O günkü izlenen politikanın bugün de izlenmesi çok maliyetli olacaktır. O gün o politikaları izlemek Türkiye açısından fırsat pencereleri barındırıyordu ama koşullar değişince yeni sürece eklemlenmek zaruri oldu.

Bir de bu dönemde değişen iki faktör var. Birincisi, Körfez Arap ilişkileri. Türk Ortadoğu politikasında temel mihenk noktası artık Körfez Arap ülkeleri. Yani Türkiye’nin Mısır, Suriye ve Irak ile olan ilişkilerinde de temel belirleyici faktörün, Körfez Arap ülkeleri ile yürüttüğü ilişkiler olacağını düşünüyorum. Benim temel tezim bu. Arap Baharı sonrası süreçte durum bu.

İkincisi ise Türkiye’nin yeni dış politika angajmanı. O da savunma sanayisi. Türkiye Körfez Arap ülkeleri, Mısır, Etiyopya, Fas gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirirken yeni bir angajman ortaya koyuyor. O da savunma sanayisi. Bence bu da ilişkileri yeni bir dinamiğe sokuyor. Ben bunun çok iyi olduğunu düşünüyorum. Artık Türkiye bu konuda ticari bir bağımlılık yaratacağı için, ilişkilerin geçmişteki gibi ideolojik konseptle yönetilmesi de çok mümkün olmayacak. Çünkü Türkiye ürettiği ürünleri satmak için pazar ihtiyacı duyuyor. Arap ülkeleri de, Körfez Arap ülkeleri de bu konuda çok verimli. O açıdan ben artık Türkiye’nin, Arap Baharı’ndaki politikalarını bundan sonraki dönemde izleyeceğini düşünmüyorum.”

‘Sisi de büyük bir ‘oh’ çekmiştir’

Çınkara, Ankara’nın 7 Ekim sonrasında dış politikasını Körfez Arap ülkeleriyle uyumlu kıldığını vurguladı. Çınkara aynı şekilde Gazze konusunda da Erdoğan’ın Mısır yönetimi ile uyumlu mesajlarına dikkat çekti:
“Zaten dikkat edin. 7 Ekim ve sonrası Türk dış politikası da Körfez Arap ülkeleri ile uyumlu ve onlarla birlikte hareket eden bir sistematik içerisinde şekilleniyor. Zaten Cumhurbaşkanı’nın vurguladığı da buydu. ‘Mısır ile ortak hareket edeceğiz Gazze için’ dedi. Bu hem Mısır hem de Türkiye açısından çok iyi. Bence dün Mısır Cumhurbaşkanı Sisi de büyük bir ‘Oh’ çekmiştir. Çünkü Erdoğan’ın Refah konusunda yapmış olduğu açıklama çok önemliydi. Arap medyasında çok yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan o noktada Mısır’ın tezlerini tamamen destekleyecek pozisyonda konuştu. Bu da tabii ki Sisi’nin ve Mısır’ın temel tezlerinin bölgedeki güçlü ülkelerce desteklendiğinin vurgulanması açısından önemli. İsrail açısından da önemli.”

‘Mısır ile yakınlaşma, Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’nin elini çok rahatlatacaktır’

İsrail’in bu süreçte Mısır ile yakınlaşarak Güney Kıbrıs ve Yunanistan’la birlikte Doğu Akdeniz’de bir blok kurduğunu anımsatan Gökhan Çınkara’ya göre Erdoğan-Sisi yakınlaşması sonrası bu blokta çatlaklar başlayabilir. İki ülke arasındaki yakınlaşmanın ekonomik açıdan da faydalı olacağını belirten Çınkara, öte yandan Libya meselesinin de ele alınabilir olacağını söyledi:

“İsrail biliyorsunuz Arap Baharı sonrası süreçte Sisi’nin iktidara gelmesinden sonra Mısır ile yakınlaştı ve Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı bir bloklaşma oluşturdu. Bu ziyaret, bu bloklaşmanın kırılabileceği olasılığına işaret ediyor. Tabii Aydın Sezer Bey’in kulağını çınlatalım. Deniz yetkilendirme ve münhasır ekonomik bölge noktasında Mısır ile yapılacak anlaşmalara çok fazla sıcak bakılmadığını yazmış. Fakat ben şunu gözlemliyorum: En azından Türkiye ve Mısır arasındaki bu yakınlaşma, Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’nin elini çok rahatlatacaktır. Bu, Türkiye’nin maliyetlerini azaltan bir şey. İki ülke arasındaki ekonomik kapasite 15 milyar dolar. Bu çok az. Daha da artacak bence. Tabii Mısır’ın jeopolitik konumu, Türkiye’nin ticari genişlemesi ve askeri operasyonları açısından çok önemli.

Libya biliyorsunuz iki ülke arasında belirli bir dönem gerginlik sahası oluşturmuştu. Bu ikili ilişkiler, Libya’da bile bazı şeylerin çok kolay çözülmesine, hem Mısır hem de Türkiye üzerindeki maliyetlerin azalmasına fayda sağlayabilir. Tabii ki iki ülkenin anlaşamayacağı noktalar olacaktır ama bence Türk dış politikası şu noktada üzerindeki maliyetleri azaltma noktasında hareket ederek hem ekonomiye ciddi katkı hem de kendi uğraşacağımız alanlara yoğunlaşma konusunda hafifleme sağlıyor. Mısır gezisi çok önemli. Tabii bizim medya çok tartışmamış olabilir. Bu çok önemli. Erdoğan’ın son dönemki dış politika açılımlarından en önemlilerinden birisi Mısır ziyaretiydi.”

‘Suriye noktasında da çok hızlı bir şekilde adım atılacağını düşünüyorum’

Çınkara, bu süreçte Türk dış politikası açısından geriye Suriye’nin kaldığını belirtirken, bu konuda da hızlı adımlar atılması beklentisini dile getirdi:

“Şu an tek bir şey kaldı bence. Türkiye ve Suriye arasında yeni bir süreç. Mısır ile ilişkiler de onu geliştirebilir. Neden diyeceksiniz... Bence temel biraz da Arap jeopolitiği ile alakalı. Artık Arap ülkeleri, kendi coğrafyalarında kontrolsüz bir şiddet sarmalı istemiyor. Onlar açısından kontrol edilmesi güç alan olarak bir tek Suriye kaldı bence. Filistin sahasını bile çevrelediklerini düşünüyorum. Bence çok aktif bir Arap diplomasisi ile karşı karşıyayız. Bütünleşik ve birleşik hareket ediyorlar. Katar, Mısır, BAE, Suudi Arabistan. Aykırı ses yok. Çok ufak anlaşmazlıklar olabilir ama bir Arap inisiyatifi var. Suriye noktasında da çok hızlı bir şekilde adım atılacağını, Mısır sürecinden sonra özellikle düşünüyorum.

Nisan ayını önemsiyorum. Sisi’nin buraya gelmesiyle birlikte ikili ilişkiler boyut kazanacaktır. Kurumların tabii entegrasyonunu beklemek lazım. Ordu mensupları konuşacak. İkili resmi ilişkiler başlayacak vs. İstihbarat teması var ama daha da netleşecek. Gümrük, sağlık vb. konularda da entegrasyon olacak. Bu kurumsal ilişkiler de çok önemli.”

‘Hangi ülke konvansiyonel ordusuyla müdahil olacak?’

Türkiye’nin 7 Ekim saldırıları sonrasında üstleneceği rol konusunda kamuoyunda gerçek dışı beklentiler oluştuğu görüşündeki Gökhan Çınkara, eleştiriler yöneltilse de Gazze için Türkiye’nin attığı somut adımların, diğer ülkeler ile benzer olduğunu dile getirdi:
“7 Ekim sonrasında çoğu insanda Türkiye’nin pozisyonu ve üstleneceği rol noktasında büyük beklentiler oluştuğunu düşünüyorum. Yani şu an Türkiye’nin ulusal güç ve ulusal çıkar açısından izlediği politika rasyonel. Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak Hamas noktasında birçok ülkeden ayrıştı. O meseleyi sahiplendi. Türkiye çok somut adımlar atıyor bence. Şu anda hiçbir ülke Filistin sahasında silahlı mücadeleye girişemez. Hangi ülke konvansiyonel ordusuyla müdahil olacak? Türkiye’de 90-100 milyon insan yaşıyor. Çok farklı uluslararası kurumsal angajmanlara sahip. Bu lafları söylemek çok kolay ama işin nereye gideceğini kimse düşünmeden Türkiye somut adım attı-atmadı konusunu konuşuyor. Diğer ülkeler nasıl somut adımlar atıyorsa, Türkiye de üç aşağı beş yukarı aynı adımları atıyor. İsrail ile ticareti Arap ülkeleri de kesmedi mesela. Abraham anlaşmasını askıya almadılar.”

‘Araplar, Arap Baharı deneyiminden sonra bazı şeyleri çok iyi anladı’

Arap Baharı sonrası Körfez ülkelerinin bölgedeki sorunlara sırtlarını dönemeyeceklerini veya gerginliği körükleyemeyeceklerini çok iyi anladıklarını söyleyen Çınkara’a göre, Arap inisiyatifi Hamas’tan çok hoşlanmasa bile bölgede aktif diplomasi politikası izliyor:
“Bence Araplar artık Arap Baharı veya Arap Kışı deneyiminden sonra şunu çok iyi anladılar: Meselelere sırtlarını ne kadar döner veya belli güçleri desteklerlerse, günün sonunda oluşan kangrenin kendilerine zarar verdiğini gördüler. Arap olmayan ülkelerin de bu vesileyle bölgeye çok sık müdahale ettiklerini düşünmeye başladılar. O yüzden Arap diplomatik girişimini Körfez çok önemsiyor. Kahire’deki toplantılar da bu açıdan önemli. Dar kapsamlı ve geniş kapsamlı toplantılar olarak ikiye ayırıyorum. Geniş kapsamlı olan yedi bakanın toplandığı komite. Dar olan ise Katar, Suudi Arabistan, Filistin ve Mısır’ın dahil olduğu toplantılar. Bunlar tabii ki bir güç merkezi oluşturup Amerika’nın karşısına öyle çıkma tezini savunuyorlar. Ayrı ayrı ABD ile müzakere ederlerse, bir kazanım elde edemeyeceklerini düşünüyorlar. Körfez bu yüzden inisiyatiflerini birleştiriyor. Hamas’tan çok hoşlanmadıkları zaten hepimizin malumu. Ama buna rağmen Gazze meselesinden kendilerini soyutlamıyorlar. Bu da Arap Baharı ve Suriye deneyimlerinden alınan bir ders olabilir.”

‘Ortak bir anlayış etrafında Suriye ile bir görüşme yapabilir diye düşünüyorum’

ABD’nin Suriye’den çekileceğine dair söylentileri değerlendiren Dr. Gökhan Çınkara, böyle bir gelişme yaşanırsa, bu defa bir Afganistan faciasının tekrar edilmeyeceği tahmininde bulundu. Arap diplomasisine giderek daha fazla entegre olan Suriye’ye de dikkat çeken Çınkara, Körfez arabuluculuğu ile Türkiye ve Ürdün’ün, Suriye ile temaslara başlayabileceğini dile getirdi:

“Amerika’nın Suriye’den çekilme planları var. Ama tabii bu çekilme planlarının ben belli bir anlaşma yapıldıktan sonra gerçekleşeceğini düşünüyorum. Onun netleşmediğini görüyoruz. Müzakereler o merkezde yürüyor gibi... Arka kapıdaki müzakereler bunlar. Kamuoyuna yansımıyordur. Ama çekilme olursa Afganistan’daki gibi olmayacaktır. Ortadoğu en nihayetinde Amerika’nın ciddi çıkar alanlarından birisi. Suriye’ye baktığınızda, Arap girişimine ve Arap dünyasına entegre olma yolunda adım atıyorlar. İran ile ilişkilerini yeni bir perspektife sokmak istiyorlar ama Esad yönetimi bunun çok kolay olmadığının da farkında. Bunu başarabilirlerse, bir geçiş süreci üzerinde mutabakata varılıp yeni bir yapılandırma sürecine girebilirler. Böyle bir şey Suriye’yi çok rahatlatacaktır.

7 Ekim olayları çıkmasaydı, Suriye meselesine Körfez ülkeleri ve Türkiye daha fazla enerji harcayacaktı. BAE biraz daha aktif. Onlar Türkiye ve Suriye arasında arabuluculuk yapıyor. Bu biraz zaman alacak ama ben 2024’te yerel seçimlerden sonra Suriye dosyasının hızlanacağını düşünüyorum. Trump’a baktığımızda o da bu bölge ile çok uğraşmak istemiyor. Suriye’de askeri operasyon gibi dertleri yok. Türkiye de ortak bir anlayış etrafında Suriye ile görüşme yapabilir. Dışişleri Bakanı Sözcüsü’nün açıklaması da buna yönelik. Suriye’yi Arap ülkeleri de bir tehdit olarak görmüyor artık. Körfez’in bir derdi yok artık Esad ile. Ürdün’ün bazı sıkıntıları var sadece. Sınırlarda geçiş noktalarında. Onlar da sağlandıktan sonra ortak bir zeminde buluşabilir bölge aktörleri ve Suriye.”

‘Bölge ülkeleri ile uyumlu hareket eden bir Türkiye ile karşı karşıyayız’

Çınkara’ya göre Arap Baharı deneyimlerinden sonra Türkiye, dış politikada bölge ülkeleri ile uyumlu bir çizgi izleme stratejisini benimsedi:
“Bence Türkiye’nin bölgeye yönelik politikası biraz da deneyimlere dayanıyor. Yani bu işler çok kolay öğrenilmiyor. Türkiye’nin Ortadoğu’ya eklemlenme süreci 2000’li yıllarda aktif şekilde gerçekleşti. Birçok deneyim de Türkiye’nin nasıl davranacağına ve nasıl hareket edeceğine dair kurumsal bir hafıza oluşturdu. 7 Ekim sonrası onu da gördük. Türkiye tabii yaptığı açıklamaların bir kısmında toplumsal endişeleri de gidermek istiyor ama günün sonunda bölge ülkeleri ile uyumlu hareket eden bir Türkiye ile karşı karşıyayız diyebiliriz.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала