00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
10 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
15:00
4 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
13 dk
TARİHTE BUGÜN
17:47
3 dk
HABERLER
18:00
10 dk
HABERLER
19:00
8 dk
SESLİ HABER
19:29
2 dk
SESLİ HABER
19:46
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
07:00
1 dk
SEYİR HALİ
Ali Çağatay'la Seyir Hali
07:01
119 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
09:00
1 dk
YERİ VE ZAMANI
Güçlü Özgan'la Yeri ve Zamanı
09:05
114 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
11:00
1 dk
YAZI - YORUM
Fethi Yılmaz'la Yazı - Yorum
11:05
55 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
12:00
1 dk
GÜN ORTASI
Okan Aslan'la Gün Ortası
12:05
85 dk
HABER MASASI
Selin Yazıcı, Aslı Kahveci ve Serkan Baştımar'la Haber Masası
13:30
35 dk
FUTBOL SAATİ
Selin Yazıcı ve Serhat Ayan'la Futbol Saati
14:05
55 dk
ANKARA FARKI
İsmet Özçelik'le Ankara Farkı
15:02
58 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
EKSEN
Ceyda Karan'la Eksen
16:01
89 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:30
1 dk
SESLİ HABER
Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik veriler paylaşıldı
17:38
5 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
SESLİ HABER
ABD’li Kongre Üyesi Jeffries’ten kritik Ukrayna açıklaması
18:11
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Putin, Tucker Carlson röportajıyla Batılı elitlerin halklarını içinde yaşattıkları fanusu çatlattı’

Ceyda Karan'la Eksen
Abone ol
Prof. Hasan Ünal’a göre, Rusya lideri Putin’in Tucker Carlson ile röportajı Batılı liderlerin halklarını içinde yaşattığı fanusu çatlattı. Putin’in Batı propagandasını dağıtmaya yönelik hamle yaptığını söyleyen Ünal, Rusya liderinin diplomasiye vurgu yaparak makul bir Amerikan başkanıyla oturup konuşabileceği mesajı verdiği görüşünde.
Amerikalı gazeteci Tucker Carlson’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı röportaj on milyonlarca insan tarafından izlenirken, sansürcülüğün giderek arttığı Avrupa Birliği dahil Batı’da büyük tepkiler ortaya çıktı. Rusya lideri SSCB’nin çöküşünden sonraki süreçte Batı ile işbirliği arayışlarının her seferinde Batılı elitler tarafından boşa çıkarıldığını örneklerle anlatırken, yine Ukrayna’da Batı’nın en başından aşırı milliyetçilere nasıl yatırım yaptığını ve uluslararası hukuk niteliğindeki anlaşmaları engellediğini vurguladı.
Putin’in söyleşisinin Batı medyasında ve siyasi elitleri arasındaki yankılarını Prof. Hasan Ünal ile konuştuk.

‘Tucker Carlson’ın ciddi izleyici kitlesi var. Ve Putin çıkın Batı ile ilişkileri analiz etti’

Prof. Hasan Ünal’a göre, Amerikalı gazeteci Tucker Carlson’ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile röportajı karşısında Batı dünyası ‘panikledi’. Batı dünyasının Ukrayna çatışmasının başından bu yana Rusya ile ilgili şaşkınlık yaratan ırkçı uygulamaları eşliğinde her şeyi ‘Putin’e bağlayan anlatısını anımsatan Ünay, Carlson’ın ise Putin’e mikrofon tutarak Rusya’nın bakışının yansıtmasının kabul edilmez bulunduğunu dile getirdi. Ünal, Tucker Carlson’ı yüzmilyonların izlediğine dikkat çekti:

“Batı dünyası kelimenin tam manasıyla panik içinde. Gerek Tucker Carlson’ın mülakata gittiği gerekse mülakatın yayınlandığı günlerde bu panik havasını gördük. Röportaj çok uzundu. Siyasilerin bir çoğu tamamını okumamış veya dinlememiş olabilir bile. Hemen başladılar ‘Putin’in yalanları ve propagandaları neden Batılı bir medya mensubu tarafından dünyaya sunuluyor?’ demeye. Şimdi burada şu var. Putin, Rusya’nın, Ukrayna savaşı başta olmak üzere, Batı ile ilişkilerini genel çerçevede analiz ediyor. Önemli bir takım ipuçları veriyor. Bunları dinlemekte ne sakınca var? Anlayamadım ben.

Batı dünyası, özellikle Amerika, bu savaşın başlamasından itibaren şöyle bir hava yaymaya çalışıyor: ‘Bu Putin’in savaşı, sadece Ukrayna ile kalmayacak. Finlandiya’ya saldıracak, Baltıklara girecek’ vs… Aslında bütün mesele Putin. Savaşın başından itibaren bunu yapıyorlar. Bunu derken Rusya ile alakalı her şeye yaptırım uygulamışlardı. Hadi yönetime, yöneticilere yaptırımları bir kenara koyalım. Rus edebiyatına, Rus vatandaşlarına hatta Rus kedilerine dahi yaptırım uyguladılar. Irkçılık düzeyinde uygulamalardı bunlar. Bunu hep Putin’e yormaya çalıştılar. Şimdi oradan Putin çıkıyor ve birçok şey anlatıyor. Tucker Carlson’ın da çok ciddi bir izleyici kitlesi var. Yüz milyonlar izledi mülakatı.”

‘Ukrayna’daki savaşın sebebi de Putin değil, NATO’nun genişlemesi’

Batı’nın Rusya karşıtı uygulamalarını ‘faşizan’ olarak nitelendiren ve ağır sansüre dikkat çeken Ünal, Batı toplumlarının içine tıkıldığı fanusta çatırdamalar meydana geldiğini ve bunda Putin’in röportajının önemli bir rol oynayacağı görüşünde. Ünal’a göre Putin’in önemli mesajları arasında, Rusya’nın uzlaşmacı tavrına karşın NATO’nun sürekli genişleme isteğinde olması da yer aldı:

“Bu savaşın başından bu yana Batı dünyası, çok faşizan uygulamalar içinde. Özellikle medyada kimseyi konuşturmuyorlar. Kimsenin alternatif bir görüş ortaya koymasına izin vermiyorlar. Hatta uzmanların alternatif öneriler ve analizler ortaya koymalarına bile izin verilmiyor. O denli bir faşizm. Şimdi bir fanusun içine sokmuşlar kendilerini ve halkı da o fanusun içinde diye düşünüyorlar. O fanusu da kendi manipüle edilmiş bilgileri ile besliyorlar. Putin’in bu mülakatı sanki fanusu kırdı veya kıracak diye korkuyorlar. Bütün mesele burada. Değilse meseleyi takip eden herkes tarafından bilinen şeyler bunlar.

Putin önemli bir bilgiyi bir kez daha teyit ediyor mesela. ‘Ben gerek Clinton ile, gerekse Bush ile Rusya’nın NATO’ya dahil olması konusunu ısrarla konuştum’ diyor. Şimdi bu önemli bir şey. Çünkü iş şuraya geliyor: Daha önce Sovyet liderlerine ve sonra da Yeltsin’e, Batı dünyası defalarca NATO’yu genişletmeyecekleri yönünde garantiler verdi. Ama buna rağmen sözlerinin arkasında durmadılar. Zaten Ukrayna’daki savaşın sebebi de Putin değil, NATO’nun genişlemesi. Bu ortaya çıkıyor. Putin bunu söylüyor. Bir hususun daha altını çiziyor. ‘Gerek Clinton, gerekse Bush makul şeyler konuşabiliyordu. Makul şeyler söyleyebilecekken sonradan, politika değerlendirmesi kimlerle yapıldıysa, onlara hayır dedirttiler’ diyor. Bu bizi başka bir başlığa getiriyor. ‘Amerika’yı Biden yönetmiyor. Herhangi bir başkan yönetmiyor. Bunların arkasında bir yapı var’ diyor. Bu da bizi ABD derin devletine götürüyor. ‘Yönetime onlar hakim, o yüzden Başkanlar da doğru dürüst kararlar veremiyor’ demeye getiriyor. Veya Başkanlar zaten onlarla ters düşmek istemediği için ortak kararlar alıyor imasında bulunuyor.”

‘Bizi nasıl birtakım beklentilerle AB yalvarma odasında beklettilerse, Rusya’yı da bu şekilde bekletmişler’

Prof. Ünal’a göre Batı, Rusya’nın yıllarca NATO’nun genişlemesine itirazlarını görmezden gelirken hedefi de taa Yeltsin döneminden itibaren Rusya’yı ‘beklenti içinde tutup’, ülkede kaos, karışıklık, mali krizlere boğmaya çalışmak oldu. Ünal, bu tarzın Batılı siyaset elitlerinin taktikleri olduğunu söylerken, Türkiye’yi Avrupa birliği müzakerelerinde oylama stratejisinden örnek verdi:

“Amerikan tarafı özellikle Putin’in NATO’nun genişlemesine yönelik itirazlarını idare etme siyaseti uygulamış. Yani bunu da takip edenlerin çoğu biliyor. Rusya itiraz eder ama yapabileceği bir şey yoktur. Rusya kendisini toparlamadan veya toparlanmaması için bu hamleleri yapıyorlar. Diğer taraftan da Rusya’yı beklenti içinde tutmaya çalışıyorlar. Yeltsin dönemi sanki Rusya’ya biçtikleri yönetim şekliydi. Kaos, karışıklık, finansal krizler, kimin ne yaptığının anlaşılmadığı dönemler, içerideki aşırı zengin oligarkların ortaya çıkması, bunların Rusya’nın önemli kuruluşlarının adeta sahipleri haline gelmesi vs. Böyle bir şey istemişler.

Bu en azından şunu gösteriyor. Bizi nasıl birtakım beklentilerle Avrupa Birliği yalvarma odasında beklettilerse, Rusya’yı da bu şekilde bekletmişler. Hayır da demiyorlar evet de demiyorlar. Mecbur kalınca hayır diyorlar. Bizi de aynı şekilde Avrupa Birliği’nin yalvarma ve bekleme odaları arasında getirip götürüyorlar. Türkiye içinde medya yoluyla kamuoyu dalgası yaratıyorlar. İşte ‘Talihimiz değişti, milyarlarca Euro girecek ülkeye’ diyen abuk sabuk yorumcular var. Ama bu esnada Türkiye’den çok önemli tavizler istiyorlar. İşte ‘Kıbrıs’tan çekil, Rumların istediğini kabul et, Yunanistan’ın Ege tezlerini kabul et, Ortadoğu’da Kürt devleti kurulmasına itiraz etme’ diyorlar. Orada bize karşı yaptıklarını, Rusya’ya karşı da yapmak istemişler anlaşılan.”

‘Rusya’yı dörde, yediye, on dörde hatta yirmi bire bölenler vardı. Haritaları vardı…’

Rus lider Putin’in el sürülmemiş 85 trilyon dolar değerindeki Rusya yeraltı kaynaklarına atıfta bulunduğunu anımsatan Ünal, Batılı elitlerin gözünün de burada olduğu görüşünde. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’da kaybedeceği ve bölüneceği hesapları yapıldığını anımsatan Ünal ancak tüm planların ters teptiğinin altını çizdi:

“Şimdi bütün bunlardan sonra mesele şu. Putin, ‘Bizim 85 trilyon dolarlık el değmemiş doğal kaynaklarımız var’ diyor. Amerika’daki o başkanları da yöneten yapının gözünü oraya diktiğini ima ediyor. Kaos ortamını, etnik savaşları bu yüzden istediklerini vurguluyor. Nitekim Ukrayna savaşının ilk günlerinde ‘Rusya feci şekilde çuvalladı’ şeklinde uydurulan efsanelerin ardından da bunları söylüyorlardı Batı dünyasında. Rusya’yı dörde, yediye, on dörde hatta yirmi bire bölenler vardı. Haritaları vardı. Bunları yazanlar da öyle şaka değil, Batılı hükümetler tarafından desteklenen düşünce kuruluşlarının mensuplarıydı. Kendi propagandalarına inanarak Ukrayna’nın Rusya’yı topraklarından atıp Kırım’ı alacağına, Rusya’da kaos ortaya çıkacağına, Putin’i indireceklerine dair bir beklentiye girdiler. Yani Putin aslında Yeltsin döneminde uygulanan politikayla, bu 85 trilyon dolarlık zenginlikten bahsederken ikisi arasında bağlantı kurmuş oluyor.

Tucker Carlson’ın söylediği bir şey var. ‘NATO’ya girmek konusunda samimi miydiniz’ diye ısrarla soruyor. Putin de ‘Bu bir sır. Ben devlet başkanıyım’ diyor. İfşa etmiyor detayları. Bush ile de aynı konuyu konuşmuş. Bu tabii ki bir yoklama. O cevabı alacağını bekliyor. Aslında orada yapmak istediği, NATO’nun genişlemesini durdurmaya çalışmak. Rusya, NATO’nun içine girebilse üye olarak, bütün bunları sonlandırabilirdi. Putin onu düşünüyordu. NATO’nun Rusya karşıtı politikalar izlemesini sonlandırmaya çalışıyor ama yapamıyor.”

‘Rusya çuvalladı diye propaganda yapan Batı’nın kendisi çuvalladı’

Rusya’nın başarısız olacağına dair propagandaları ellerinde patlayan Batı’nın Ukrayna’da fena halde çuvalladığını belirten Ünal’a göre, Batı’nın çaresizlikten Türkiye’yi de Ukrayna savaşına dahil etmeye çalışması olasılık dahilinde:
“Amerikalılar, ‘Bu S-400’ü mevzu etmiyoruz. Sizin elinizde kalsın. Bizim açımızdan sorun değil. Size F-35 verelim. Hatta iyi şartlarda verelim. Yeter ki Ukrayna savaşı politikanızı değiştirin’ derlerse şaşırmayalım. Hatta içimde bir his var. ‘Rusya’nın dondurulmuş varlıklarının da bir kısmını size verelim. Yeter ki bu tarafsız politikanızdan vazgeçin’ diyecekler. Çünkü kendileri çuvalladı. Rusya çuvalladı diye propaganda yapan Batı’nın kendisi çuvalladı.”

‘ABD savunma sanayisinin iştahı doymak bilmiyor. NATO’nun genişlemesinin izahatı burada’

Amerikan seçmeninin ve Kongre üyelerinin itirazlarına rağmen Biden yönetiminin Ukrayna yardım paketlerindeki ısrarını işaret eden Ünal’a göre bu tasarıların arkasında Amerikan silah sanayisi var. ABD savunma harcamalarının ne kadar devasa olduğuna dikkat çeken Ünal, NATO’nun genişleme çabalarının da bu konu ile doğrudan bağlantılı olduğunu kaydetti:

“Aslında Putin’in bu mülakatı verdiği zaman da manidar. Putin, Trump dönemine hazırlık yapıyor. Bu yönüyle bir manada Amerikan seçmenini de etkiliyor. Çünkü ABD seçmeninde de ‘Bu kadar para veriyoruz. Bu işin içine girdik. Bize kısa sürede bitecek dendi. Biz bu savaşı anlaşılan kaybediyoruz ve Ukrayna bir bataklığa döndü. Para döktükçe fazlası isteniyor’ itirazları yükselmeye başladı. Kongre’de itirazların da sebebi bu. Kongre, seçmenlerle en iç içe olan yer. Oradan da bu tarz itirazlar gelmesi bize Amerika’daki durumun zaten değiştiğini, Biden’ın kamuoyu yoklamalarındaki durumunun parlak olmadığını, Trump’ın gümbür gümbür geldiğini gösteriyor.

Trump geçen günkü mülakatında ne diyor? Avrupalı liderler ‘Bizi Rusya’ya karşı koru’ dediklerinde ‘Önce NATO aidatlarınızı yatırın dedim’ diyor. Sonra Putin’in toprak fethetme derdinde olmadığını vurguluyor. Dediği de doğru aslında. Amerika’nın ulusal çıkarları açısından bakılırsa bunların hiçbir anlamı yok. Tek bir anlamı var o da ABD silah sanayisinin çıkarlarının büyük olması. Bir tarafta Amerika’nın savunma bütçesi var. Onun altındaki 10 ülkenin toplamı ABD kadar etmiyor. Bunlar da ekonomileri büyük ülkeler. Çin, Rusya, Suudi Arabistan gibi paralar harcayabilen ülkeler var. Ama ABD’nin savunma harcaması hepsinin üstünde. Bu, ABD silah sanayisinin doymak bilmeyen iştahını gösteriyor. Aslında bu bitmek bilmeyen savaşların ve NATO’nun genişlemesinin de izahatı burada.”

‘Amerikan derin devletinin fanusta yaşattığını düşündüğü Batı halklarının fanusları çatladı gibi’

NATO’nun günümüzde neden varlığını sürdürdüğünün mantıklı bir izahının yapılamadığını hatırlatan Prof. Ünal, ABD’yi yöneten derin askeri-endüstriyel yapının bu yolla hegemonyasını sürdürdüğünü belirtti. Putin’in Tucker Carlson röportajında verdiği mesajlarla bu sisteme karşı duran tek isim olan Trump ile masaya oturabileceği fikri çıkabileceğini düşünen Ünal, Batı’nın kendi hakları için yarattığı fanusun artık çatladığı görüşünde:

“NATO aslında bir ittifak. Bu ittifakın kime karşı olduğunun ve niye ayakta olduğunun izahı kolayca yapılabilecek bir durumda değil. Bütün bunların en net görünen tarafı şu: Amerikan silah şirketleri üye devletlere silah satıyor. NATO’yu ayakta tutarak, sürekli güvenlik tehditlerinden bahsederek Amerikan savunma harcamalarını artırıyor. ABD medyası ile iç içe hareket ediyorlar. Birçok Amerikan düşünce kuruluşunun finansmanında bunlar yer alıyor. Medyada doğrudan etkileri artıyor. ABD ana akım medyasının inandırıcılığı azaldı.

Yani Putin’in söylediği ABD’yi yöneten yapı mevzusuna gelirsek. Zaten başkan olacaklar, o yapıyla bir şekilde uyum içinde geliyor ve öyle gidiyorlar. Buna ters düşen tek kişi Trump. Dolayısıyla Putin’in buradaki en önemli mesajı, ABD seçmenine de: ‘Ben en başından beri barıştan yanayım’. Yine Biden geldiğinden beri Ukrayna’ya verdikleri desteğin aslında ne kadar riskli olabileceğini anlatmaya çalıştığını fakat diyalog kurulamadığını söylüyor.

Putin işte ABD’deki propaganda havasını dağıtmaya yönelik bir hamle yaptı. Bunun etkisi ne kadar olur bilemiyorum. Ama Putin, diplomasiye vurgu yaparak, makul bir Amerikan başkanı ile oturup konuşacağı mesajını vermiş oldu. Dolayısıyla bu mülakatın zamanlaması ve içeriği çok önemli diye düşünüyorum. Amerikan derin devletinin fanusta yaşattığını düşündüğü Batı halklarının fanusları çatladı gibi.”

Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала