Kalkınma ekonomisti Soral: Merkez Bankası’nın faiz artırımı Batı’nın isteği
‘Dövize bağlı ekonomi ile devam edilemez’
“Ödemeler krizi başlayınca, enflasyon da yüksek seyredince, ülke eğer ithalata bağımlıysa, ki bizde bu var. Ülkenin acilen döviz bulması gerekiyor. Döviz bulmak için uluslararası camiaya gidiyor. Orada model belli. Diyorlar ki; ‘Eğer döviz girişini istiyorsan önce bir devalüasyon yap, ikinci olarak faizleri artır. Biz ülkene geldiğimizde dolar bugün 20 tl ise 30 tl olsun, bir de enflasyonun üstünde reel faiz ver. Böylece ben net bir arbitraj geliri elde edip paramı tekrar dolara döndürüp, üstelik bu kazanca vergi vermemek suretiyle ülkenizden gidiyorum’ Döviz fiyatı arttıkça ithal ettiğiniz malların fiyatı artar ve enflasyon olur. Türkiye’de de bu oldu.”
‘Merkez Bankası Başkanı Merkez Bankalı olmalı’
“Merkez Bankası Başkanı Merkez Bankacı olmalıdır. Çünkü Merkez Bankası yönetimi bir uzmanlık ister. Makroekonomi vs. değil söylediğim. O Merkez Bankacının bileceği bir iştir, kurum içinden yapılmalıdır. Hafize Hanım Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet geleneğini, bürokratik işleyişini bilmez. Türkiye kadim bir devlettir ve bir devlet ciddiyeti vardır. Türkiye 1000 yıllık bir devlet geleneğine sahiptir. Merkez Bankası’nda baba, ana, işe girip çıkmalar olmaz.”
‘Batı sermayesi Türkiye’yi ‘söğüşleyecek’
“Eğer siz dış ticaret açığını kapatacak bir üretim planlaması yapmıyorsanız ve siz dış ticareti bir kader olarak görmüşseniz dış ticaret açığını kapatabilmek için döviz ihtiyacınız var. Bu nedenle siz döviz sahibine gebesiniz, size her istediğini yaptırtır. Bakın sonuca Mehmet Şimşek geldi, faizler arttı. İsveç NATO’ya alındı… Böylelikle Batı sermayesi Türkiye’yi söğüşler.”
‘Neoliberal sistemle çıkış yok’
“Neoliberalizmde kalkınmanıza müsaade yok. Çünkü dünyadaki gayri safi hasıladan yüzde 24 pay alan, sizin 0.80’de kalmanızı istiyor. Sizinki artarsa onunki azalacak. İzin verir mi buna? Ben bugün kalkınacağım, dünyada söz sahibi ülkelerden biri olacağım dediğiniz zaman ciddi bir model uygulamalısınız. Plan yapmadan olmaz ki.”
‘NATO terör örgütlerini, biz onu destekliyoruz’
“İşin ne kadar saman altından değil, samanın üzerinden gittiğine bakın Amerika Birleşik Devletleri NATO’yu yönetiyor, kontrol ediyor. Aynı Amerika Birleşik Devletleri YPG’yi, PKK’yı donatıyor, silah veriyor, eğitiyor ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü, alenen insanlarını terörle tehdit eden örgütü destekliyor ve biz bu Amerika’nın söylediğini yerine getirmek üzere Finlandiya’yı da, İsveç’i de buranın genişlemesine dâhil ediyoruz. Son üç haftada kaç şehit verdik. Ağladık, kahrolduk. Amerika İHA’mızı, SİHA’mızı düşürüyor ve ‘Suriye’nin Kuzeyinde güvenliğiniz için yaptığınız operasyonlar ABD’nin çıkarlarına tehdittir’ diye de açıklama yapıyor. Ne kadar aleni gidiyor aslında. Gözümüzün önünde Mehmetçiği şehit eden ABD talimat verdi diye PKK’nın merkezi İsveç’in NATO’ya üyeliği kabul ediliyor.”
‘Bölge ülkeleri teröre karşı birlikte hareket etmeli’
“Bölge ülkelerinin uluslararası terörizme karşı, yani PKK, PYD, IŞİD gibi ABD’nin kurup desteklediği uluslararası teröre karşı meşru bir zeminde buluşma şansı var. İran, Rusya, Türkiye, Suriye. Orada Türkiye’nin toprak bütünlüğü uluslararası bir meşruiyettir. Suriye’ye sızmış olan uluslararası terör örgütlerinin temizlenmesi aynı zamanda Türkiye’ye, Irak’a sızmış olan deriz ve orada bölge ülkeleri birleşir ve operasyonu yapar. Madem bölge uluslararası bir terör tehdidinde, bölge ülkelerinin bir araya gelmesi şart. Keşke Astana Mutabakatı icraata da geçse ve bu Suriye’nin sorunu ve bölgemizi tehdit eden uluslararası terör örgütleri yok edilse.”
