00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
08:00
6 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
10 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
13 dk
HABERLER
18:00
10 dk
HABERLER
19:00
11 dk
SESLİ HABER
19:27
2 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
6 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
10 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
5 dk
GÜN ORTASI
Okan Aslan'la Gün Ortası
12:05
84 dk
HABER MASASI
Selin Yazıcı, Aslı Kahveci ve Serkan Baştımar'la Haber Masası
13:30
35 dk
YAPAY ZEKA GÜNLÜĞÜ
Serhat Ayan'la Yapay Zeka Günlüğü
14:05
55 dk
ANKARA FARKI
İsmet Özçelik'le Ankara Farkı
15:02
58 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
EKSEN
Ceyda Karan'la Eksen
16:01
89 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:30
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘İsrail’de muhalefet sokakları hareketlendirebilir. Raam ve Mansur Abbas yeni hükümete katılabilir’

Ceyda Karan'la Eksen
Abone ol
Gökhan Çınkara’ya göre, geçici ateşkes uzatılsa bile İsrail operasyonlarını sürdürecek, Netanyahu ‘Gazze’den çekilmeyi tersine çeviren lider’ olmak istiyor. Arap ülkelerinin Hamas’ın ‘meşrulaşmasını’ istemediklerini belirten Çınkara, ‘Gazze dosyasının, Ürdün-Mısır artı Suudi üçlüsünün kuracağı düzlemde gelişmesini bekliyor
İsrail-Filistin çatışmasının 49’uncu gününde sağlanan ilk geçici ateşkes uyarınca İsrail ile Hamas arasında ‘esir takası’ gerçekleştirildi. Anlaşma sayesinde üç gün boyunca Hamas’ın elindeki İsrailli esirlerle yabancı uyrukluların bir kısmını bırakması karşılığında İsrail hapishanelerinde bulunan kadın, çocuk ve gençler serbest bırakıldı. Gazze Şeridi’ne yakıt dahil insani yardımların girişi de sağlandı. ‘İnsani duraklamanın’ birkaç gün daha uzatılmasında da uzlaşılmış görünüyor.
Ancak İsrail yönetimi ve ordusu ‘insani duraklama’ bittiğinde tüm Gazze Şeridi’ni içeren askeri operasyonların devam edeceğini vurguluyor. Hamas da operasyonlarını sürdürme kararlılığında görünüyor.
Geçici ateşkes başta Arap ülkeleri olmak üzere dünyadan hem ateşkesin kalıcılaşması hem de bölgenin çatışma sonrası güvenliğiyle ilgili tartışmaları da yoğunlaştırdı.
Hamas ve İsrail arasındaki geçici ateşkesi, Netanyahu’nun siyasi akıbetini, İsrail’de dikkat çeken Arap partisi Raam’ı, Arap ülkelerinin sürece dair tutumu İsrail ile ilişkileri ile Türkiye’nin diplomatik konumunu, Ankara Politikalar Merkezi'nden araştırmacı yazar Gökhan Çınkara ile konuştuk.

‘Mısır önemli bir aktör olarak sivrildi’

Gökhan Çınkara’ya göre, gerek ABD, gerekse Mısır-Katar girişimleri sonucunda, dört günlük insani ateşkesin birkaç gün daha uzatılması olası. Çınkara, bu süreçte Mısır ve Katar’ın rolünün arttığını belirtirken, İsrail’in askeri operasyonlarına ölçeği küçülse bile muhakkak devam edeceği görüşünü dile getirdi:
“Herkeste süreçle ilgili bir kısmi alışkanlık oluşmaya başladı. Çünkü ateşkesin yarattığı bir normalleşme havası hem Gazze’de hem de İsrail’de hissediliyor. Tekrar bir savaş moduna dönme noktasında aktörlerin büyük bir iştahla devam edeceğini söylemek çok mümkün değil gibi geliyor şimdilik. Zaten Biden-Netanyahu telefon görüşmesinde de ateşkesin uzatılmasına yönelik irade beyanı ortaya kondu. Hamas yetkilileri de ateşkesi uzatma yönünde anlaşmaya vardıklarını söylediler. Bir dört gün daha uzatılabilir. Tabii bu süreçte bazı anlaşmazlıklar oluyor ve süreç tıkanıyor gibi. Fakat günün sonunda tabii Mısır önemli bir aktör olarak sivrildi müzakelerde. Zaten Sisi de bunu önemsiyor. Ülkenin ekonomik durumunun iyileşmesi için uluslararası teşvik kanalı açabileceğini düşünüyor. Tabii ki Mısır ve Katar, bu sürecin ilerletilmesinde iki önemli ülke.”

‘Doha’daki Hamas ekibinin etkisinin eskisi kadar olmadığı yönünde tezler öne sürülüyor’

Çınkara, bundan sonraki süreci belirleyecek olanın İsrail ve Hamas olduğunu belirtirken, Hamas içinde özellikle askeri kanadın başı olarak Yahya Sinvar’ın ‘sivrilmesine’ atıfta bulundu.
“En nihayetinde süreci belirleyecek olan, Hamas ve İsrail’in alacakları pozisyon. Yani Yahya Sinvar’ın artık tek lider olduğunu düşünüyorum Hamas’ta. Çünkü sürecin açılması ve tıkanmasında kararı veren genellikle o. Yani sahada olanlar her zaman için önemli aktörlerdir. İnsanlarla birebir iletişim içinde olan ve yönetenler. Zaten Doha’daki siyasi ekibin etkisinin eskisi kadar olmadığı yönünde tezler öne sürülüyor. Tabii bu açıdan bakılınca, Yahya Sinvar’ın sivriltildiği de söylenebilir. Belki Mısır ve diğer aktörler de bunu istiyor. Belki İsrail de elinde olmadan buna yol açtı. Ancak İsrailliler, olayın ertesinde Yahya Sinvar’ı hedefe koymuşlardı hatırlarsınız.”

‘Netanyahu Gazze’den çekilmeyi tersine çeviren olmak istiyor’

Netanyahu’nun seçim sürecinin merkezine Gazze’den 2005 çekilmesini tersine çeviren lider olarak koymaya çalışacağı görüşündeki Çınkara, bu yüzden bölgeden hızlı geri çekilme beklemiyor. Çınkara, Arap ülkelerinin de kendi rejimlerini korumak hedefli hareket ettiklerini dile getirdi:
“Anladığım kadarıyla Netanyahu, 2005’te gerçekleşen Gazze’den çekilmeyi tersine çeviren lider olarak kendisini seçimlerde merkeze koyacak. Bu noktada İsrail’in, Gazze’den geri çekilmesinin çok hızlı olacağını düşünmediğimi belirtmek isterim. Ateşkes bittiğinde de, askeri operasyonların tonajı çok geniş olmasa da devam edeceğini söyleyebilirim. Zaten kuzey bölgesinde kendince bir amaca ulaştılar. Orayı insansızlaştırdılar. Fakat ABD ve Arap devletleri tabii ki sürdürülebilir bir siyasal sistem kurulmasını ve sorunun ani patlamalar ile istikrarsızığa sebep olmamasını istiyor. Böyle bir beklenti var. Çünkü Arap monarşileri, Filistin meselesini kendileri açısından hassas görüyorlar. Yani dolaylı olarak kendi siyasi rejim kapasitelerine etkisi açısından baktıkları zaman önemli görüyorlar. Bu açıdan olaya dahil olduklarını görüyoruz. Barcelona’da görüşmeler var. Bu şekilde süreç devam edecektir diye düşünüyorum. Ama Filistin krizi politik bir müzakereye evrilir mi, bunu söylemek için çok erken. Ama Gazze tarafının masaya oturmak istediğini düşünüyorum.”

‘Arap ülkeleri Hamas’ın meşrulaşmasını istemiyor’

Gökhan Çınkara, 7 Ekim’den bu yana legal bir siyasi aktör olarak tanınma niyetini vurgulayan Hamas’ı, en başta Arap ülkelerinin meşrulaştırmak istemediğini ancak Gazze yönetmi konusunda net bir strateji ve plan olmadığını vurguladı:
“Hamas’ın meşrulaşmasını, Arap ülkeleri istemiyor. Birçok Avrupa ülkesine baktığımız zaman, onların da Hamas’ı istemedikleri gözüküyor. Yani sanki başka bir şey yapacaklar gibi gözüküyor. Hamas’ın etkinliklerini tam ne yapacaklarının net olduğunu düşünmüyorum. Gazze’nin yönetimine dair kimsenin elinde net bir strateji ve plan yok. Ama Arap ülkeleri ve İsrail, orada Hamas’ı görmek istemiyor. Bunu net bir şekilde görebiliyoruz.”

‘İsrail Arap partisinin lideri Mansur Abbas, Netanyahu sonrası hükümete girebilir’

İsrail’deki 2.5 milyonluk Arap nüfusa dikkat çeken Çınkara, İhvancı gruplarla yakın temasları bilinen Raam partisinin giderek İsrail genelinde kabul gördüğünün altını çizdi. Çınkara’ya göre Netanyahu hükümeti seçimle giderse, muhalefet blokunun ayrılmaz bir parçası haline gelecek Mansur Abbas, hükümette kendisine yer bulabilir:

“İsrail Raam Partisi lideri Mansur Abbas’ın tavırları ilk günden itibaren, diğer Arap aktörlerden ayrışıyor. Kendi Arap toplumuna itidal telkininde bulunan, olaylara karışılmamasını söyleyen bir pozisyondaydı. Bu aslında bir nevi Hamas stratejisinin antitezini teşkil ediyordu. Çünkü Hamas, günün sonunda İsrail’de intifada nezdinde bir şey bekliyordu. Böylece kendi gücü artsın, olay Gazze’ye sıkışmasın istiyordu. Ama bunun olmaması tabii ki Mansur Abbas gibi liderlerin takındığı tutumla da alakalı olduğunu düşünüyorum.

Mansur Abbas dün El-Arabiya’ya bir mülakat verdi. Temel vurgusu, İsrail toplumunda yaşayan bir Arap siyasetçinin tavrını yansıtıyor. Tam manasıyla bir Filistin siyaseti yaptığını söyleyemeyiz. İsrail’in yüzde 20’si Arap, nereden baksanız 2,5 milyona yakın bir nüfus var. Mansur Abbas, oradaki nüfusun zarar görmesini istemiyor. Neticede İsrail’de yaşayan Araplar ile Yahudiler arasında çatışma olması da, işlerin kontrolden çıkması anlamına gelecekti. O yüzden Mansur Abbas, İsrail toplumunun geneli tarafından da takdir gören bir siyasi lider olarak, muhalefetin olası siyasi iktidarında, blokun ayrılmaz bir parçası olacak. Zaten şu anda yapılan bütün anketlerde, blokun bir parçası olarak görülüyor. Eskiden Arap partiler bağımsız olarak görülürdü. İsrail siyasetine dahil olmaktan çekinirlerdi. 1998’de de bir hükümete dışarıdan destek verdiler, içine girmek istemediler. Fakat artık Mansur Abbas, muhalefetin iktidar döneminde hükümete bile girebilir.”

‘İsrail’de muhalefet tekrar sokakları hareketlendirebilir

İsrail’de çatışmalar durulduktan sonra kurulacak bir soruşturma komitesinin 7 Ekim’i enine boyuna ele alacağını belirten Gökhan Çınkara, Netanyahu’nun devrilmesi için muhalefetin gerekirse tekrar sokaklara dönebileceği tahmininde bulundu:
“Çatışma sonucunda ortaya çıkan politik ve toplumsal ortam, İsrail’de yapılması muhtemel seçimlerde belirleyici olacak. Ama şu anda anketlere baktığımızda, Netanyahu’nun ve sağ kampın oy oranında ciddi bir erime olduğunu söyleyebiliriz. Bir seçim olacak gibi gelmese de muhalefet tekrar sokakları hareketlendirebilir. Zaten İsrail’de 7 Ekim’i soruşturmak için gelenek olan bir soruşturma komitesi hemen kurulacaktır. Bu komite anlaşıldığı kadarıyla, Netanyahu’nun siyasi kariyerini yok etmek açısından muhalefet bileşenleri için fırsat penceresi olacak. Olaylar dindikten sonra siyaset çok hararetlenir diye bir beklentim var benim.”

‘Suudi Arabistan ve BAE, normalleşmeden geri dönmedi’

Hamas saldırısı ile Körfez-İsrail normalleşmelerinin ‘geri dönülemez şekilde zedelendiği’ iddialarına katılmayan Çınkara, aksine Arap siyasetçilerin İsrail ile normalleşme sinyalleri vermeyi sürdürdüğüne dikkat çekti:
“Ben, yapısal değişimlerin akamete uğramadığını düşünüyorum. Suudi Arabistan yetkililerinin açıklamasına bakınca, İsrail ile normalleşmeden geri adım atmayacaklarını, sadece dondurduklarını ifade ettiklerini görüyoruz. Zaten BAE bir diplomatik ilişkileri gözden geçirecek bir adım da atmadı. İsrail ile iletişim halinde, Filistin’e daha fazla insani yardım yaptıklarını öne sürdüler. İlişkileri artık bir nevi tutku üzerine kurgulamak istiyorlar. Tabii bu da Hamas’ın İbrahim Antlaşmalarını veya Suudi-İsrail normalleşme sürecini geri dönülemez şekilde tersine çevirdiği tezini haksız çıkarıyor. Bence devam edecek o süreç. Yapısal bir süreç. Suudi Arabistan–İsrail normalleşme süreci devam eder diye düşünüyorum.”

‘Gazze dosyasının, Ürdün-Mısır artı Suudi Arabistan üçlüsünün kuracağı bir düzlemde gelişmesini istiyorlar’

Mısır lideri Sisi’nin “Gazze’yi Arap koalisyonu kontrol etsin” çıkışını değerlendiren Çınkara, meselenin Mısır-Ürdün-Suudi Arabistan üçlüsü ekseninde, diğer ülkelerde siyasi basınç oluşturmayacak şekilde ele alınacağı yorumunda bulundu:
“Tabii duruma bakınca, özellikle Mısır ve Ürdün gibi ülkeler, Gazze konusunda inisiyatif almak istiyor. Sisi’nin aldığı pozisyonu da oldukça ilginç buldum. Sanki o meseleyi biraz daha Arap dosyası içinde ele alırken, Ürdün-Mısır artı Suudi Arabistan üçlüsünün kuracağı bir düzlemde gelişmesini istiyorlar gibi düşünüyorum. O yüzden bunun oldukça dar bir çerçevede ele alınacağını tahmin ediyorum. Bunu bölgeselleştirerek, diğer ülkeler üstünde basınç yaratılması da çok istenmiyor. Sanki Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Katar’ın ön plana çıkmasının nedenini bu gibi görüyorum. Diğer Arap ülkeleri zaten diplomatik inisiyatif geliştiremiyor veya geliştirmesine imkan tanınmıyor.”

‘Türkiye, daha çok bölge ülkeleriyle eşgüdümlü hareket ediyor’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert çıkışlarının diplomatik aksiyonlardan ziyade iç siyasete yönelik söylemler olduğu görüşündeki Çınkara, Türkiye’nin Gazze krizinde Körfez ülkelerinin çizdiği politikayı takip ettiğini ifade etti:

“Türkiye’nin pozisyonunu incelersek; tabii tarihsel bir misyon olarak Filistin meselesini ele alıyor. Ama bu sefer Hamas konusunda farklı bir retorik ve siyaset izlendi. Bu tabii ilginç. Pratikte yansımaları ne olur, zaman içinde netleşecek gibi duruyor. Ama günün sonunda sanki Türkiye’de bölge ülkelerinin çizmiş olduğu, özellikle Körfez ülkelerinin çizmiş olduğu stratejiyle koordineli gidiyormuş gibi geliyor bana. Alternatif bir siyaset geliştirme konusunda Türkiye’nin ayrıca bir çaba sarf ettiğini gözlemlemiyorum.

Hatta Hakan Fidan’ın El-Cezire’ye verdiği mülakatta da, Türkiye’nin şahsen inisiyatif almak yerine, bölge ülkelerinin aldığı inisiyatiflerle koordineli gitmeyi tercih ettiklerini belirtmişti. Diğer açıklamalar o açıdan bir nevi iç siyasete yönelik okunabilir. Şu anda Türkiye, daha çok bölge ülkeleriyle eşgüdümlü hareket ediyor. Dışişleri Bakanı Fidan da komitenin İspanya’daki toplantısına katıldı.”

Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала