00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
09:28
8 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:05
114 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
5 dk
SESLİ HABER
18:43
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
07:00
1 dk
SESLİ HABER
İsrail basını: 'Türk boykotu bizi en zayıf noktamızdan vurdu'
07:04
3 dk
SESLİ HABER
İtalya'dan Macron'a sert sözler: Tedavi edilmeli
07:19
2 dk
SESLİ HABER
Rus komutan: Cepheden kaçan Ukraynalı askerleri Ukrayna istihbaratı öldürüyor
07:31
2 dk
SESLİ HABER
Türkiye'de en çok aranan meslekler açıklandı
07:45
2 dk
SESLİ HABER
NATO'dan itiraf: Rusya saldırmayacak
07:54
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
08:00
1 dk
SESLİ HABER
Japonya'da 100 bin ekmekten fare çıktı
08:04
2 dk
SESLİ HABER
Litvanya’dan tehlikeli hamle: Asker gönderme yetkisi aldık
08:16
2 dk
SESLİ HABER
İsrail'den Türkiye'ye gelip Suriyelilerin böbreklerini sattılar
08:29
3 dk
SESLİ HABER
Rus uzman: Türkiye, Rusya'ya yaptırım uygulamayan tek NATO ülkesi
08:42
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
09:00
1 dk
YERİ VE ZAMANI
Güçlü Özgan'la Yeri ve Zamanı
09:05
114 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
11:00
1 dk
DÜNYA HABERİ
Dünyadan öne çıkan başlıklar
11:10
15 dk
PARANIN HAREKETİ
Ekonomide neler oluyor?
11:30
10 dk
ENERJİNİN SEYRİ
Enerji sektöründe öne çıkan başlıklar
11:50
10 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
12:00
1 dk
GÜN ORTASI
Okan Aslan'la Gün Ortası
12:05
85 dk
HABER MASASI
Selin Yazıcı, Aslı Kahveci ve Serkan Baştımar'la Haber Masası
13:30
35 dk
YENİ ŞEYLER REHBERİ
Serhat Ayan'la Yeni Seyler Rehberi
14:05
55 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
EKONOMİ PANORAMA
Erdal Kaplanseren'le Ekonomi Panorama
15:05
55 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
EKSEN
Ceyda Karan'la Eksen
16:01
89 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:30
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Netanyahu çatışmayı yayarsa ABD’nin de dahil olacağı yıpratıcı bir vekalet savaşı yaşanır’

Ceyda Karan'la Eksen 23 Ekim
Abone ol
Faik Bulut’a göre, İsrail Gazze’ye kara harekatına girişirse çok daha güçlenmiş bir direniş bulacak. Netanyahu’nun Gazze’deki nüfusu Mısır ile Ürdün’e yerleştirerek sorunu çözme derdinde olduğunu söyleyen Bulut, ABD’nin olası müdahalesinin ise İran’ı da kapsayan bir çatışmaya evrilmesi riskine işaret etti.
Dünyanın dikkati İsrail-Filistin çatışmasında. İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik ağır bombardımanı sürerken beklenen kara harekatı başlamasa da pek çok yorumcu bunun kaçınılmazlığında hemfikir. Diğer yandan İsrail ordusunun HAMAS’a karşı ağır kayıplar vermesi riski dile getirilirken, ABD yönetiminin de Netanyahu’yu dizginlemeye çalıştığı öne sürülüyor. ABD’nin Ortadoğu’ya askeri yığınağını sürdürmesi ise işlerin kontrolden çıkması halinde bölgesel olarak yayılabilecek bir gerilime işaret ediyor.
ABD ile İsrail’in Gazze’ye rahatça kara harekatı yapabilmeleri için sivil nüfusun güney bölgelere ve hatta Mısır ile Ürdün’e taşınmaları planı ise yolunda gider görünmüyor. Özellikle bu iki ülke Filistin için yeni bir sürgünü ‘kırmızı çizgi’ olarak ifade ediyor.
Bu koşullarda çatışmanın potansiyel olarak nereye evirilebileceği, Arap devletlerin tutumu, bölgesel savaş riskleri ve Türkiye’nin arabuluculuk çabalarını, araştırmacı yazar Faik Bulut ile konuştuk.

‘Kara harekatı olursa mukavemet de daha güçlü olur’

Faik Bulut’a göre, İsrail misillemesiyle başlayan Gazze’deki çatışmalar kontrolden çıkmış durumda. Kara harekatının zorlu geçeceğinin öngörülebileceğini belirten Bulut, 2014 savaşına atıf yaparken, İsrail kadar Gazze’deki Hamas ve diğer örgütlerin de kendilerini geliştirdiklerinin anlaşıldığını vurguladı. Bulut, kara harekatı başlarsa direnişin sert olacağı görüşünde:
“Kuşkusuz her çatışma bir şekilde kontrol edilebilir ama bu çatışma belli ki kontrolsüz gidiyor. Bilinçli bir şekilde kontrolsüz gidiyor. Kontrolsüz gitmesinin nedeni, Netanyahu yalanlasa da, ‘Savaş hukukuna uymayacağız, Gazze’yi yerle bir edeceğiz’ denmesi. Bu Gazze’yi ‘no man’s land’ yani kimseye ait olmayan toprak parçası haline getirecekler demek. Yani belini kırmayı düşünüyorlar. Bu bir müddet devam eder. İsrail Savunma Bakanı kara harekatının haftalar, aylar süreceğini söyledi. Aslında yanlış da değil. 2014 yılında İsrail, 52 günlük bir kara operasyonu yaptı ama 2 kilometre ilerleyebildi. O günden beri İsrail’in de şehir çatışması için geliştirdiği bir taktik vardır. Ama HAMAS veya oradaki direnişçiler de - orada Marksistler de var İslami Cihad da- İsrail ile çatışmaktan tecrübe edindiler. Artı, Hizbullah’ın aktardığı belli tecrübeler var. Dolayısıyla kara operasyonunun çok dehşetli olacağını biliyoruz. Görüyoruz zaten okullar, kiliseler vuruluyor, bir insanlık suçu işleniyor. Ama kara operasyonuna mukavemetin de daha güçlü olacağını düşünüyorum. Onu bir emekli İsrailli subay dedi; ‘Biz geçmiş olaylardan anladık ki, her şeyi kontrol edemiyoruz’ dedi. Bir yer üstünde şehir var, tünelleri sayarsanız bir de yeraltında bir şehir var.”

‘Mısır ve Ürdün’e yerleştirme planıyla Filistin sorununu bitirmek istiyorlar’

Bulut’a göre, bu kriz İsrail’le normalleşme sürecindeki Arap ülkelerini huzursuz etti. Ancak Gazze’yi kantonlara bölerek Mısır’ın kontrolüne verirken, Batı Şeria’nın verimli topraklarını alarak dünyadaki Filistinlileri Ürdün ile Suudi Arabistan arasında bir bölgeye yerleştirmek yolundaki planın canlandırıldığını belirten Bulut, Mısır ile Ürdün’ün ise buna şiddetle karşı çıktıklarını vurguladı:
“Arap ülkeleri Mısır’da toplandılar. Türkiye de katıldı. Sonuç bildirisi yayınlanmadı malum. İsrail’in kınanmasını istemeyen devletler vardı. Bütün suçun HAMAS’a yüklenmesini isteyen bir tavır vardı. Bu normalleşme sürecinden ötürü Arap ülkelerinin huzuru bozuldu. Yani İsrail’le Abraham anlaşması ile normalleşme yaşanırken birden bu iş çıktı. Bunlar huzursuz. İster istemez HAMAS’ı çatışmasızlık hali için ikna etmek üzere devreye girmek isterler. Kamuoyundan çekindikleri için ‘silah bıraksınlar’ demiyorlar ama ‘çok da ileri gidilmesin’ deniyor.
Mısır’ın zaten başında ekonomik ve siyasi sorunlar var. Bir de İsrail, bu Gazze sorununu onlara yüklemek, 2,5 milyon Gazzeli’yi göndermek istiyor. Olay şu: İsrail, bilhassa Netanyahu, Gazze’yi 1950’lerdeki gibi Mısır’a teslim etmek istiyor. Bu, planın bir parçası. Gazze’yi bitirdiğini varsayarsak, iki şey yapacak. Birincisi bu. İkincisi de Gazze’yi üç kantona bölmeyi düşünüyorlar. Kendileri geçici bir yönetim oluşturacak. İsrail Savunma Bakanı da bundan yana. Veya kendileri ile uzlaşan Mahmud Abbas’a teslim etmek istiyorlar. Bu işin bir tarafı.
Ürdün’ün sıkıntısının sebebi Kushner Planı. İsrail, Kushner planını tekrar Mısır’a teklif etti ama Mısır reddetti. Ama Kushner planı şöyle devam ediyor. Batı Şeria’daki Eriha’nın verimli arazilerini İsrail tekrar kendi denetimine alacak, 1993’teki Oslo Çerçeve Antlaşması bir tarafa bırakılacak. Bunun yerine 6 milyon mülteci Ürdün ile Suudi Arabistan arasındaki ‘cennete’, bağ-bostana çevrilecek bir çöle yerleştirecekler. Problem şu ki, Ürdün nüfusunun yüzde 60’ı zaten Filistinli, kalan yüzde 40 Bedevi. Ürdün zaten diken üstünde. Batı Şeria’daki Filistinliler de arafta kalacak. Filistin meselesi böylece bitmiş olacak. Tabii bu mültecilerin BM’de tazminat davası var. Onu da Netanyahu ‘Ödemem. Araplar petro-doları döküp ödesin, kardeş kardeş geçinelim’ diyor. Bu plana Ürdün çok kızdı. Kendi devletleri tehlikeye giriyor. Yani iki plan da reddedildi şu anda.”

‘İran’la çatışma Suriye ve Lübnan üzerinden olur. Biden Ukrayna yüzünden çok temkinli’

İran’ın Suriye’de birçok askeri üssü bulunduğunu hatırlatan Faik Bulut, Netanyahu’nun çatışmayı Lübnan’a yayması durumunda, ABD’nin de dahil olacağı, oldukça yıpratıcı bir vekalet savaşının yaşanabileceği uyarısında bulundu. Bulut’a göre İran bölgede vekil güçleri üzerinden hareket kabiliyeti taşısa da bir savaşı arzu etmezken, Biden da Ukrayna’daki krizi de dikkate alarak temkinli:
“Kara operasyonu üç aşamada yapılabilir ve Gazze üçe bölünebilir. Ama bu savaş uzarsa, yani asimetrik hale gelebilir. Netanyahu hazır Amerikan uçak gemileri gelmişken Gazze’yi biraz kontrol altına alıp, Lübnan cephesinde Hizbullah’ı kışkırtıp ‘intihara’ sürüklemek istiyor olabilir. Netanyahu’nun bu planı olursa kıyamet olur. Ben o durumda, İran’ın fiilen işin içine karışacağını düşünüyorum. İran ve Hizbullah şu anda çok temkinli davranıyor, onu da söylemiş olayım. Fakat her halükarda, kaçınılmaz olursa girecekler. İran’a doğrudan karadan operasyon yapmak yerine, Suriye sahasında gelişmeler olabilir. İran’ın hem Rojava denen bölgede, hem Deyri Zor’da 531 kadar üssü ve karargahı var. Düşünün, 531 karargah, askeri üs, füze bataryası üsleri vs... Dolayısıyla İran ile İsrail-ABD arasındaki kapışmanın, Lübnan ve Suriye topraklarına geçeceğini düşünüyorum.
Netanyahu’nun planı böyle ama Biden çok temkinli çünkü bu ara Ukrayna yüzünden AB’de de problemler var. Ukrayna savaşından bıkıp usandı Avrupalılar. Biden yönetimi Ukrayna’nın üstüne bir de İran’a cephe açarsa, başına iş açılabilir. İran ha bire roketli mesajlar gönderiyor. Haşdi Şabi Irak-Suriye sınırındaki bölgelerde hareketli Oradaki ABD üslerini roketlerle taciz ediyorlar. Zaten Lübnan’da belli paktlar var. Bir de İran’ın Şii milisleri ve Irak’tan gelen Haşdi Şabi milisleri var. Yani bir meydan muharebesinden ziyade vekalet savaşları olabilir.”

‘1982’de bir sabotaj oldu, bombalama oldu, ABD pılını pırtını toplayıp gitti’

Bulut, bu noktada ABD’nin bölgedeki uçak gemilerinden nokta atışı yapmasının söz konusu olabileceğini belirtse özellikle Lübnan’da aldıı tarihi yaraları anımsattı:
“O Amerikan uçak gemisinin komutanı bir şey söyledi; ‘2 bin asker gönderme hazırlığımız var’ dedi. Hatırlıyorsanız uçak gemisinden füze atmışlardı. Füzelerle bir uyarı yaparlar, hassas yerleri vururlar. Ama ona karşılık da İran yanlısı gruplar taciz atışları ile yıpratma savaşına gidebilir. Karman çorman olur yani. Öyle bir tarafın net galibiyetiyle sonuçlanması mümkün değil. Sen hatırlarsın, 1982’de bir sabotaj oldu, bombalama oldu, ABD pılını pırtını toplayıp gitti. Bu uluslararası dengelere de çok bağlı. Ukrayna’dır, Çin’dir o dengeler de çok önemli biliyorsun.”

‘O gün bugündür, İsrail sağı atakta’

Faik Bulut’a göre, 1993 Oslo mutabakatının sonuçları, çözüme yeşil ışık yakan eski başbakan İzak Rabin’in suikastı ve İsrail’in giderek aşırı sağa kayan süreci, iki devletli çözümü zorlaştırıcı hususlar. Bulut, Filistin tarafında da Hamas’ı bir toplumsal hareket olarak yok etmenin zorluklarına işaret etti:
“Çözüm şudur: İsrail, yerleşim yerleri yapmaktan vazgeçmeli ve Filistin devletini tanımalı. Yani iki millet iki devlet. Bu planı en son, gönülsüz de olsa 1993’teki Oslo çerçeve antlaşmasında kabul ettiler ama imza atan eski Başbakan İzak Rabin, bir aşırı sağcı tarafından katledildi. O gün bugündür, İsrail sağı atakta. Giderek daha da saldırganlaşıp ırkçılaştı. Nispeten daha rasyonel düşünen eski İşçi Partisi de süreci düzgün yönetemedi. Planı kabul etseler de uygulamadılar.
İsrail sağı işi teslim alınca, gözü döndü. Hem toprakları işgal ediyor hem de bırak Filistinlilerin haklarını, ‘İsrail bir Yahudi devletidir’ ibaresini Trump’a da kabul ettirdiler. Bu ne demektir? İsrail’de yaşayan Araplar da bunu kabul etmek zorundadırlar. Bu ne demek? Filistinlilerin, ikinci derece vatandaş olması demek. Dolayısıyla bu delilik bugünlere getirdi. Biden da yarım ağızla, oyalama taktiğiyle iki devletli çözüm diyor.
Üç-beş gün önce İsrailli bir aktivist dedi ki, toplumsal derinliği olan hiçbir örgütü yok edemezsiniz. Dolayısıyla Hamas’ı yok edemeyeceklerine göre uzunca bir çatışma düşünülüyor. Batı Şeria tümüyle aşırı sağa, Ben Gvir gibi ırkçılara teslim edilmiş. Biden yönetimi, nasihat kabilinden ‘Netanyahu çok ileri gittin. Niye ayakkabıyla Mescid-i Aksa’ya girdin? Batı Şeria’da her gün 5-6 kişi ölüyor. Daha ılımlı ve sakin ol’ diyerek terbiye sınırları içinde bir şey söylediler. Tabii benim anlattığım gibi olmuyor bu işler ama Biden kulağını çekerse biraz belki bir şeyler olabilir.”

‘Oraya giden Türkiyeli devrimciler, İsrail karakollarına iki kurşun atıp gidiyordu’

1967’den sonra bölgeye giderek Filistin direnişine destek veren Türk devrimcilerin anımsatan Bulut, HAMAS’ın 2 bin 500 militanla gerçekleştirdiği Aksa Tufanı harekatının ise Filistinlilerin direniş tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir saldırı olduğu görüşünde:
“Filistin direnişi bile görmedi böyle bir saldırı. 1967’den hemen sonra ben hatırlıyorum, oraya giden Türkiyeli devrimciler Gazze’de sınırdan geçiyorlardı. Bazı karakollara iki kurşun atıp çıkıp geliyorlardı. Daha da fazla bir şey yoktu. Ama HAMAS 2 bin 500 militanıyla, ağır silahlarıyla, roketleriyle girdi. Dört beş saat İsrail’in yerleşimlerini saatlerce işgal etti, meydan okudu, gelen askerlerle çatıştı, esir aldı. Bu, direniş tarihinde de ilktir. Yani hem saldırı hem savunma taktiklerinde yeni değişiklikler var. Ders çıkartmışlar.”

‘Netanyahu Türkiye’ye gelecekti, Erdoğan da Kudüs’e gidecekti’

Faikt Bulut, Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleriyle hareket eden bir görünüm arz ettiğini belirtirken, garantörlük teklifinin duruma göre işe yarayabileceği görüşünde. Ancak Ankara’nın İsrail ile de ilişkileri gözeterek hareket etmesine dikkat çeken Bulut, zaman içinde İsrail’in ağır misillemesinin görünümü biraz değiştirdiğini belirtti. Bulut’a göre bunda kamuoyundaki hassasiyetler etkili oldu:
“Türkiye tek başına yapamayacağını bildiği için, Hakan Fidan Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır turu yaptı. Ama pek bir şey çıkmadı. Ayrıca HAMAS’ın belli liderlerinin Ankara’da olduğunu biliyoruz. İsrail’in büyükelçisi Türkiye’yi eleştirmişti. Dolayısıyla dünyanın gözünde örgütün hamisi Türkiye. Din kardeşliğinin ötesinde bir şey.
Garantörlük konusuna gelince… Türkiye kefil olabilir mi? Olabilir. Mısır da İsrail ile dolaylı görüşmelerde kefil olabiliyor. Uluslararası teamülde böyle bir şey yok diyemem. Bunlar sözlü mutabakattır. Türkiye’nin bunu yapmasında da abeslik yok.
Türkiye ilk gün ‘ne yardan ne serden olmamak’ için İsrail’i de HAMAS’ı da kırmamak için itidal çağrısı yaptı. İlk başta biraz Batılı medyanın etkisiyle ‘cani HAMAS’ söylemleri oldu. Hava döndü sonra. Televizyoncular verip veriştirmeye başladılar, ki haklılar. İsrail’in vahşeti görüldü. Şimdi popülist, pragmatist bir lider ne yapar? Ne revaçta ise onu yapar. Bence böyle bir tavır aldılar. Yetmedi İsrail’e verip veriştirdiler. Ama önce Biden’a ‘Ey’ dediler. Sonra ‘çoluk çocuk öldürülür mü? Hastane bombalanır mı?’ dediler. Halbuki çatışmalar başlamadan Netanyahu Türkiye’ye gelecekti, Erdoğan da Kudüs’e gidecekti. Bence Türkiye son tavrıyla, bir de Hakan Fidan hala eski kurumu MİT’in keskin, savaşçı söylemini bırakmış değil. Henüz diplomatik dili iyi kullanamıyor. O da sert bir çıkış yaptı. Pek çok diplomat dudak büktü. Tıpkı Blinken’in İsrail’e gidip ‘Yahudi olarak buradayım’ demesi gibi bir gaf... Diplomasi ince iş, bu tür hatalar yapıldığında en az İsrail’in nezdinde ‘Bunlar zaten HAMAS’çıydı’ yorumlarına yol açabilir.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала