00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
DÜNYA HABERİ
11:10
11 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
9 dk
HABERLER
12:00
5 dk
GÜN ORTASI
12:06
84 dk
HABER MASASI
13:30
35 dk
HABERLER
15:00
5 dk
SPOR BÜLTENİ
15:30
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
11 dk
HABERLER
18:00
11 dk
HABERLER
19:00
9 dk
SESLİ HABER
İran’dan ABD’ye ‘İsrail’ yaptırımları
07:04
1 dk
SESLİ HABER
Ukrayna istihbaratı: Ruslar her an ele geçirebilir
07:17
1 dk
EN ÇOK OKUNAN 5 HABER
Türkiye neyi takip etti?
07:30
9 dk
SESLİ HABER
‘Macron, Napolyon’un hatasını tekrarlamak istiyor’
07:48
2 dk
SESLİ HABER
Otomobil sahipleri dikkat: 'Ucuz kasko dönemi bitecek'
08:17
2 dk
SESLİ HABER
Ukrayna, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi maddelerini askıya aldı
08:30
2 dk
SESLİ HABER
Çin basını: Batı’nın kazanmasına yardımcı olmayacak
09:17
2 dk
SESLİ HABER
ABD-Ukrayna anlaşmasına Elon Musk tepkisi: Çılgınlık
09:30
2 dk
SESLİ HABER
Irak Sınır Muhafızları, 30 yıl sonra ilk kez Türkiye’ye en yakın sınır noktasında
09:45
1 dk
SESLİ HABER
Yabancı ajan yasası kriz yarattı: ABD ziyareti iptal edildi
10:04
2 dk
SESLİ HABER
Rus uzman: Türkiye'nin bağımsız politikası ABD'yi rahatsız ediyor
10:18
5 dk
ARAMIZDAN AYRILANLAR
Paraşütçülükten Türkiye’nin ilk kadın jet pilotluğuna
10:34
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
11:00
1 dk
SESLİ HABER
Eski CIA ajanı: Batı, Putin’i hafife aldı
11:10
1 dk
SESLİ HABER
İngiltere’nin ‘Rusya’ korkusu: Askeri projeyi görüşüyorlar
11:21
1 dk
SESLİ HABER
İsrail Ordu Radyosu: ABD sistemleri başarısız oldu
11:33
2 dk
SESLİ HABER
Ukrayna’dan itiraf: Rusya, Batı’dan daha etkili
11:46
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
12:00
1 dk
SESLİ HABER
Eski NATO generali: Batı'nın ölümcül hatası
12:10
3 dk
SESLİ HABER
Daily Mail: Ukrayna için en kötü barış, savaştan daha iyi
12:52
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
13:00
1 dk
HAFTA SONU HALLERI
Erdal Kaplanseren'le Hafta Sonu Halleri
13:05
115 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
15:00
1 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
16:00
1 dk
SESLİ HABER
Amerikan basını: Ukrayna kayıplarını eksik bildirmiş olabilir
16:09
2 dk
SESLİ HABER
Aşırı tükedildiğinde ölümcül etkileri olabilecek 13 yiyecek belli oldu
16:20
1 dk
SESLİ HABER
Dugin: Putin geleneksel değerleri koruduğu için Batı'da sevilmiyor
16:33
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:00
1 dk
SESLİ HABER
Pentagon açıkladı: Rus ve ABD askerleri aynı üste bulunuyor
17:10
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
SESLİ HABER
Ukrayna Dışişleri Bakanı, Rusya’yla anlaşma iddialarını reddetti
20:05
2 dk
SESLİ HABER
Bulgaristan'da Türk rüzgarı: 52 altın madalya
20:27
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Türkiye, Batı’nın başkasına yedirmek istemeyeceği kadar büyük bir lokma’

‘Türkiye, Batı’nın başkasına yedirmek istemeyeceği kadar büyük bir lokma’
Abone ol
Solakoğlu’na göre, Batı’nın ‘deprem ilgisi’ Türkiye’yi yitirmeyi göze alamamasından. Solakoğlu, kırılgan ekonomik ve siyasi ikliminin depremle derinleştiğini belirtti. Seçime kadar İsveç değil ama Finlandiya’nın NATO üyeliğinin kolay olabileceğini söyleyen Solakoğlu, ABD’nin Rusya ile ‘savaşa tutuşmuşken’ Türk-Yunan gerilimi istemediğini vurguladı
Türkiye’yi vuran Kahramanmaraş depreminin ardından pek çok komşu ülkenin yanı sıra ABD ve AB ile ilişkilerde de yumuşama havası var. Batı’da başlatılan yardım seferberliğine paralel olarak ABD ve Avrupa’dan üst düzey yetkililer Ankara’yı ziyaret etti. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ilk resmi ziyaretini iki yıl sonra İncirlik’ten başlatırken, Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüştü. Blinken, ziyaret sırasında Türk-Amerikan ilişkilerinde F-16 alımından İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerinin onayına uzanan konuları da ele aldı. Blinken hemen ardından depremle birlikte yine Türkiye’nin gerilimli olan ilişkilerinde yumuşama görüntüsü yaşanan Yunanistan’a geçti.
Aynı şekilde AB, Türkiye’ye bir heyet gönderirken, Almanya’nın dış ve içişleri bakanları Annalena Baerbock ve Nancy Faeser de Türkiye’ye ziyarette bulundu.
Deprem vesilesiyle öne çıkan diplomasi ve Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini emekli diplomat ve TKP Danışma Meclisi üyesi Engin Solakoğlu ile konuştuk.

‘Önemli olan, bunun politik olarak yeni bir dönemin açılışına mı işaret ettiği’

Engin Solakoğlu’na göre, Türkiye’nin NATO üyesi ve AB’ye aday üye ve gümrük birliği imzacısı olarak Batı’daki yeri düşünüldüğünde deprem sonrası ilginin şaşırtıcı karşılanmaması gerek. Seçim süreci ve olası iktidar değişikliğinden bağımsız olarak Türkiye’nin Batı’nın kaybetmek istemeyeceği kadar ‘büyük bir lokma’ olduğunu belirten Solakoğlu, önemli olan diplomatik ziyaretlerin ‘politik olarak yeni bir dönemin açılışına’ işaret edip etmediği:,
“Öncelikle, hepimize geçmiş olsun. Hepimizin başı sağ olsun. Çok ağır bir felaket yaşadık. Hani, bu ağır felaket hâlâ da devam ediyor aslında. Dolayısıyla insan bazen zorlanıyor, yani, bu analizleri yaparken soğukkanlı olmak gerekiyor. Ama bir yandan da her birimizin şahsi ve genel acıları var. Şimdi o çerçevede baktığımız zaman, yani siz de girişte belirttiniz, şimdi Türkiye yapısal olarak baktığımızda zaten batı ittifakının bir parçası. Hem NATO ülkesi, Avrupa Birliği’nin aday ülkesi -her ne kadar çok hatırlamıyorsak da- ama aynı zamanda Avrupa Birliği ile bir gümrük birliğine sahip olan dünyadaki tek ülke. Ve Avrupa Birliği ile başka özel düzenlemeleri var geri kabul gibi vesaire. Dolayısıyla şimdi Türkiye’de bu ölçüde bir felaket meydana geldiğinde Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere diğer Avrupa yetkililerinin Türkiye’yi ziyaret etmesinde ilk bakışta şaşırılacak bir durum yok. Önemli olan: bunun politik olarak yeni bir dönemin açılışına mı işaret ettiği yoksa bu tür durumlarda olması gerekenin mi yapıldığı…”

‘Türkiye’de söylem düzeyinde Batı karşıtlığı, dengede giden bir uzak ilişki var’

Solakoğlu 1999 depremi sonrası duruma atıf yaparken, Türkiye’de söylem düzeyinde kalan ve genellikle dengelenen ‘Batı karşıtlığı’ bulunduğunu anımsattı:
“1999 depremini de hatırlıyorum ben. O zaman da böyle bir şey vardı. Türkiye, üçlü bir koalisyonla yönetiliyordu; koalisyon içerisinde çok Amerika’ya karşı söylem tutturan bir parti de vardı vesaire. Ama deprem sonrasında onlar bir süre askıya alındı ama sonrasında yok ‘kanımızı alacaklar, kaçıracaklar’ falan dendi. Şimdi, Türkiye’de bu batı karşıtlığının iki şekilde ele alınması lazımdır, dediğim gibi. Bunlardan birisi: söylem düzeyinde. Çünkü Türkiye’deki iktidarın söylem düzeyinde bunu zaman zaman -örneğin İçişleri Bakanı kanalıyla vesaire yürüttüğünü görüyoruz. Ama o, ne zaman böyle bir şey yapsa Savunma Bakanı da telafi edici bir mekanizmayı devreye sokup Amerikalılarla görüşüp olayı toparlıyor. Yani dengede giden bir ‘uzak’ ilişki var. Ama bu uzak ilişki, tekrar ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut haliyle Batı ittifakının bir parçası olduğu gerçeğini, henüz, değiştirmiş değil. Dolayısıyla bu ilgi, işte, Amerika’nın açıkladığı 180 milyon dolar -yanlış hatırlamıyorsam- bir deprem yardımı olacak. Burada Suriye’den de bahsettiler ama Amerika’nın ‘Suriye’den kastının ne olduğunu az çok hepimiz biliyoruz. Yani, ben oradaki üç beş cihatçıya biraz daha para verecekler anlamını çıkartabiliyorum.”

‘Kırılgan hale gelmiş bir ülkeyi başkasına kaptırma riski büyür’

Solakoğlu, AB’nin genişleme komiserinin yanı sıra dönem başkanı İsveç’in Dışişleri Bakanı’nın da ziyaretinin söz konusu olduğunu belirtirken, Ankara’nın NATO genişlemesi nedeniyle Stokholm’le yaşananlara dikkat çekti. Türkiye’nin seçim olsa da olmasa da, iktidar değişse de değişmese de Batı’nın kaybetmek istemeyeceği bir ülke olduğunu vurgulayan Solakoğlu, deprem sonrası hem kamu idaresi hem ekonomik bakımdan oluşan kırılgan bir ülke görünümünü anımsattı:
“Keza Avrupa Birliği de aday ülke olduğu için Türkiye’yi genişlemeden sorumlu komiser ziyaret ediyor. Genişleme genel müdürü geliyor. Zannediyorum dönem başkanlığı adına da İsveç Dışişleri Bakanı da gelecek. O da anlamlı aslında. İsveç AB’nin dönem başkanı ama aynı zamanda İsveç’le bizim başka bir derdimiz var. Şimdi buradan çok büyük sıçramalı değişiklikler beklememek lazım. Soğukkanlı bir şekilde değerlendirmek lazım. Yani, Batı’nın bu ilgisi örneğin; AKP iktidarının devam etmesini istedikleri anlamına mı geliyor ya da aslında istemiyorlar ama şeklen geliyorlar anlamına mı geliyor. Bunun arasında çok fazla derece var, merhale var. Bunların hepsinin bir toplamından, belki, bahsedebiliriz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde -bir seçim de olacaksa- seçim olsun olmasın, iktidar değişsin değişmesin Türkiye, Batı ittifakının kaybetmek istemeyeceği kadar büyük bir lokma. Yani onu başkasına yedirmek olmaz. Benzetmemi mazur görün, Türkiye yaralı bir canlı gibi -biraz da can çekişen bir canlı gibi- hem kamu idaresi bakımından hem de ekonomik bakımdan kırılgan hale gelmiş bir ülke. Şimdi, kırılgan hale gelmiş bir ülkeyi başkasına kaptırma riski büyür. Dolayısıyla zaten orada kendisini bu ülkenin sahibi olarak gören Batı ittifakının buna belirli bir ilgi göstermesi, mümkünse ölmeyecek kadar ayağa kaldırması beklenmelidir.”

‘Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda açılımın çok daha kolay olacağı net’

Solakoğlu, Blinken’ın ziyaretinde İsveç-Finlandiya’nın NATO üyelikleriyle ilgili pazarlık görüntüsünün belirdiğini vurguladı. Ankara’nın deprem öncesi bu konuda kararlı tutumunun seçime kadar değişmesini beklemeyen Solakoğlu, ancak Ankara’da ‘pragmatik’ ve ‘ilkesiz’ olduğu örneklerle sabit iktidarın bulunduğunu anımsamak gerektiğini anımsattı. Solakoğlu, ABD açısından İsveç’ten çok Finlandiya’nın NATO üyeliğinin daha fazla önemli olduğu görüşünü de dile getirdi:
“Şimdi burada tabii, AKP’nin ne kadar pragmatik ve ilkesiz bir iktidar olduğunu hatırda tutarak konuşmamız gerekiyor. Yani, geçmişte Suudi Arabistan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’ne vesaire söylenenlerle yapılanlar arasındaki farkı gördüğümüzde o pragmatizmi az çok bilebiliyoruz. Yani, amaç sadece iktidarda kalmak olduğu için bu noktadan sonra, açık söyleyeyim, mesela seçime kadar İsveç konusunda bir gelişme beklemiyorum. Çünkü o, AKP’nin kendi seçmeni nezdinde de çok kolay anlatamayacağı bir konu bu Kur’an yakma meseleleri dolayısıyla. Ama buna karşılık Finlandiya konusunda açılımın çok daha kolay olacağı net. Yani iki ülkeden zaman zaman farklı açıklamalar geliyor ama stratejik olarak baktığınızda da NATO için Finlandiya’nın üyeliği, Rusya’yı tamamen kuşatma bağlamında İsveç’inkinden çok çok daha önemli. Yani bir sepet oluşturuldu ama o sepet çok anlamlı bir sepet değil. Sadece ikisi biraz da İskandinav dayanışması yapıp aynı anda başvurdular.”

‘AB üyeliği Yunanistan ve Bulgaristan’da bir şey değiştirmediği gibi Türkiye’de de değiştirmez’

Türkiye’de kimi çevrelerin deprem vesilesiyle AB sürecini canlandırmaktan söz ettikleri, ‘AB’ye üye olunsaydı yıkımın bu kadar fazla olmayacağını’ söyleyebildiklerini belirten Solakoğlu, oysa yıllardır üye olan Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelerin durumlarının da farksızlığına dikkat çekti. Meselenin ‘normlar’ değil uygulama olduğunu belirten Solakoğlu, ‘Avrupa Birliği’nin birinci kümesinin, ikinci kümesinin, üçüncü kümesinin hangi koşullarda yaşadığının’ da bilindiğini ekledi:
“Şimdi, onu bir tarafa bırakalım. Benim, bu Batı’nın Türkiye’ye ilgisiyle ilgili -AB’nin ve Amerika’nın- daha fazla dikkatimi çeken konu… Şimdi, televizyonları izliyoruz; maalesef şu son 15-20 günde hiç izlemediğim kadar izlemek durumunda kaldım. Burada, bu ilginin Türkiye’yi elden kaçırmama kaygısının Türkiye’deki bazı odaklarca da ‘Türkiye’de AB sürecini canlandırmak’, ‘bakın AB ne kadar iyi’, ‘AB bize nasıl güzel bakar’, ‘biz AB normlarını uygulasak bu depremde bu kadar insan ölmezdi’ gibi enteresan bir propaganda bombardımanına yol açması. Geçmişte AB konusunu da takip ettiğim için özellikle dikkatimi çekiyor. Geçmişte AB konusunu çok söyleyen ama daha sonra hükümetle de zıtlaşmamak adına çenelerini kapayan birtakım çevrelerin şimdi daha yüksek bir sesle bunları söylediklerini görüyorum. Türkiye’nin AB’ye yaklaşmasını isteyenler daha mı kuvvetlendi depremle, o soru aklımıza geliyor. Yalnız şunu unutmamak lazım, bu biraz da insanı sinirlendirebiliyor çünkü. Bakın, Yunanistan’da da depremler oluyor, Yunanistan’ın AB üyeliği üzerinden 50 sene geçti neredeyse ve Yunanistan’da da evler yıkılıyor. Keza bugün Bulgaristan’da -hiç istemeyiz- böyle bir şey olsa oradaki yolsuzluk seviyesi de bizi aratmaz. Dolayısıyla AB normları tek başına buna bir çare değil. Kaldı ki norm bakımından, yasa bakımından Türkiye’nin de hiçbir eksiği olmadığını hepimiz görüyoruz, biliyoruz. Bunu uzmanlar anlattılar. Dolayısıyla bunun siyasi bir birlikteliğe üyelikten çok o normları, yasaları vesaireyi uygulamakla ilgisi var. Siyasi iradeyle ilgisi var. Ve bu iradeyi size Brüksel yaptıramıyor. Çoğu zaman da yaptırmak işine gelmediği için yaptıramıyor. Yani, dolayısıyla Yunanistan’da, Bulgaristan’da bir şey değiştirmediği gibi Türkiye’de de bir şey değiştirmez, bunu koyalım bir kenara. Yani ‘Avrupa Birliği olsaydı biz bu kadar ölmezdik’ bana pek inandırıcı gelen bir şey değil. Eğer 1980’lerde konuşsaydık böyle, belki biraz daha yutturulabilirdi ama şimdi çok net olarak görüyoruz Avrupa Birliği’nin birinci kümesinin, ikinci kümesinin, üçüncü kümesinin hangi koşullarda yaşadığını.”

‘Çavuşoğlu’nun sözleri Türkiye burjuvazisinin refleksini ortaya koydu’

ABD yönetiminin NATO’nun kanat ülkesinde uçabilen uçaklar görmek istemesinden ötürü F-16 verilmesini desteklediğini anımsatan Solakoğlu, dikkatini asıl Blinken ile basın toplantısında Çavuşoğlu’nun NATO için iki tehdidi sıralarken ‘birincisi terör, ikincisi Rusya’ demesinin çektiğini belirtti. Çavuşoğlu’nun ‘Türkiye burjuvazisinin bir refleksini ortaya koyduğu’ görüşündeki Solakoğlu, bundan sonraki gelişmeleri de bu perspektiften incelemekte yarar olduğunun altını çizdi:
“Buna diplomatik açılımı olarak baktığımızda da bu F16’lar meselesi var malum. F16’ları zaten Blinken’da söyledi geldiğinde, “Biz istiyoruz sizin almanızı” dedi. Tabii ki diyecekler çünkü NATO’nun güneydoğu kanadında uçan uçaklar olması ABD bakımından da çok hayati. Yani her ne kadar F35’i vermiyorsa da en azından F16’yı Türkiye’deki iktidarın adı ne olursa olsun vermek isteyecektir. Üstelik cebine de çok ballı bir para koyacak. Yalnız ben Blinken, Çavuşoğlu meselesine de değinmek istiyorum. Basın toplantısında dikkatimi bir şey daha çekti. Sayın Çavuşoğlu dedi ki, “NATO açısından iki tane önemli tehdit var: birincisi terör, ikincisi Rusya.” Şimdi bunu, NATO ülkesi bir üyenin Dışişleri Bakanı olarak mı söyledi, yoksa dışardan bir gözlemci olarak mı söyledi, orada biraz tereddüt duydum ben. Şimdi bunu biz de böyle görüyorsak Rusya ile olan ilişkilerimiz pek öyle bir izlenim vermiyor. Yok, eğer bu dış politik bir aks değişikliğine, ‘bizi anca Batı ayağa kaldırır’ ve ‘bizi iktidarda ancak Batı tutar’ gibi bir şeye işaret ediyorsa olabilir. Buna ‘aklın kısa süreli bir duraklaması’ deriz. Belki içinden geçeni küt diye söyleyiverdi orda yani. Böylece Türkiye burjuvazisinin bir refleksini ortaya koymuş oldu, diye düşünüyorum ben. O, dikkatle izlenmesi gereken bir süreç. Normalde bu kadar net biçimde, en azından kağıt üstünde Türkiye Cumhuriyeti’nde dışişlerinden sorumlu bir bakanın bunu söylemesi aslında Rusya’ya da önemli bir işarettir, Amerika’ya da önemli bir işarettir. Bundan sonraki gelişmeleri de o perspektiften incelemekte fayda var.”

‘Karşı mahalleyle dövüşmeye gideceğimizde kendi mahallemizdeki çocukların birbiriyle kavga etmesini istemeyiz’

Blinken’ın Türkiye ile Yunanistan arasındaki dengeyi sağlamaya dönük sözlerini değerlendiren Solakoğlu, Rusya’yla savaşa giren NATO’nun, güney ve güneydoğu kanadının iki önemli üyesi olan Yunanistan ve Türkiye’nin bir çatışmaya girmesini istemeyeceğini de vurguladı:
“Diplomaside samimiyetten ne kadar bahsedebiliriz? Aslında bahsedemeyiz ama Blinken’ın söyledikleri büyük ölçüde içten yani daha doğrusu aklın gerektirdiği şeyler. Şimdi tabiatıyla Rusya’yla bir savaşa girmiş olduğunuz bir dönemde NATO’nun güney ve güneydoğu kanadının iki önemli üyesinin kendi içerisinde çatışmaya girmemesini umarsınız. Kaldı ki, siz İncirlik’ten bahsettiniz, Yunanistan’da yapılan silah yığınağı önemli, özellikle Romanya ve şimdi Moldova’daki duruma da baktığımızda o Dedeağaç’ın konumu vesaire… Ama tabii bir de İncirlik diye bir şey var. Arada bir unutuyoruz biz onu. Blinken’in İncirlik’e inmesi… Zaten kendi toprağı olarak gördüğü yerler. Öyle olunca orada birtakım mesajlar verdi. ama orada da bir şey benim dikkatimi çekti: başbakanla görüşmesi. Blinken Yunan makamlarına da teşekkür etti Türkiye’ye verdikleri destekten dolayı, onları tebrik etti. Bana göre, Blinken’ın orada söyledikleri Amerika’nın samimi arzusunu yansıtan bir şey. Elbette, biz karşı mahalleyle dövüşmeye gideceğimizde kendi mahallemizdeki çocukların birbiriyle kavga etmesini istemeyiz. Çünkü zayıflatır o bizi. O yüzden onu da öyle değerlendirmek daha doğru olur diye düşünüyorum.”

‘Dendias verdi veriştirdi Türkiye’ye’

Ancak Solakoğlu, Blinken ile basın toplantısında Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın sözlerinden ‘deprem dostluğunun’ kalmadığının görüldüğünü de belirtti. Solakoğlu’na göre ne Türkiye’deki ne de Yunanistan’daki sermaye ve iktidarın çok sıcak bir yakınlaşmaya niyetleri yok:
“Blinken ile basın toplantısında Dendias verdi veriştirdi Türkiye’ye. Orada öyle bir deprem diplomasisi, deprem dostluğu gibi bir şeyin kalmadığını gördük. ‘Uluslararası deniz hukuku’ dedi, ‘bilmem ne’ dedi, yani iki ülke arasındaki birtakım çatışmalarla ilgili olarak kendi tezlerini gayet net bir şekilde ortaya koydu. O da bizi şuraya getiriyor: Bu ilk ziyaret olduğunda, Dendias Türkiye’ye geldiğinde ‘yeni bir dönem mi başlıyor’, dedik. Bizim gördüğümüz ne Türkiye’deki iktidarın ne de Yunanistan’daki sermayenin, iktidarının çok sıcak bir yakınlaşmaya niyetleri yok. İki tarafın birbirleriyle ilgili ulusal hedefleri ve niyetleri deprem sonucunda değişmiş değil. Onu bilerek hareket etmek lazım.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала