Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Ulusal Kanal’da Halil Nebiler’in sorularını yanıtladı. Çıkış Yolu programında gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Perinçek, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Biz masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Bize yüz elli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikâyeleri anlatıldı. Artık kendi hikâyemizi yazma zamanıdır” açıklamalarını da değerlendirdi.
'Namık Kemal ve Atatürk karşıtlığı' demek safsatadır'
Kalın’ın sözlerini tarihsel örneklerle açıklayan Vatan Partisi lideri, “İbrahim Kalın’ın sözlerinin altına Doğu Perinçek yazın, ben bu sözü imzalıyorum. Bu son 150-200 yılın çok doğru bir yorumudur. Emperyalizm bize bir senaryoda dayatıyor. Onu 1838 Baltalimanı Sözleşmesi ile başlatıyor. İngiliz tüccarlarına, yabancı tüccarlara ayrıcalıklar imtiyazlar veriliyor. Sonra emperyalizm bir senaryo dayatıyor. Buna karşı bizim kendi milli, halkçı programlarımızı hayata geçirmek isteyen bir kuvvet de var. Dolayısıyla son 200 yıl bu iki kuvvetin çarpışması ile geçti. Bir tarafta emperyalizm bir tarafta Türk milleti var. Ama iç planda baktığımız zaman da bu Tanzimatçılıkla milliyetçilik arasındaki 200 yıllık çarpışmadır. Sayın İbrahim Kalın bunu biraz edebi sözlerle yaratıcı ifadelerle dile getirdi ve bu tamamen doğruydu” ifadelerini dile getirdi.
Kalın’ı sözleri üzerinden eleştirenlere yanıt veren Perinçek, “Dediler ki İbrahim Kalın’ın söylediğine göre bunun altında olsa olsa Abdülhamit vardır. Burada çıkarma yaptılar, 2020'den 150 çıkardılar, 1870’e geldiler. İşte 1870’ten bu yana ne var Namık Kemallere, Mustafa Kemallere karşı bir söylem. Bunlar saçma sapan şeyler. Türkiye'de de bazı kesimler tespitin kendisine gerçek mi değil mi, doğru mu yanlış mı diye bakmıyor. Efendim bunu İbrahim Kalın söylediğine göre şeklinde diye bir tavır alıyorlar. Bir önemli nokta da tabii teorinin anası pratiktir. Teori nereden çıkar? Maddi süreçlerin sistemleştirilmesinden çıkar. Bunların pratiği ne? Emperyalizme karşı mücadele pratiği. Bu sözlerle pratik arasında bir uyum var. Bu sözleri söyleyen ve Amerikan emperyalizmine karşı, onun Gladyosuna karşı, onun üzerimize saldığı FETÖ gibi PKK gibi güçlere karşı savaşan bir gücü kalkıp da Amerika’nın yanına ‘Bunlar Tanzimat taraftarı, bunlar Damat Ferit’in devamı’ diyemezsiniz. Çünkü Damat Ferit’in devamı Amerika ile savaşmaz. Veyahut da Tanzimat’ın devamı emperyalizme karşı savaşmaz. Yani sonuç itibariyle, Sayın İbrahim Kalın’ın o sözlerine karşı değerlendirmelerde ne gördük? Bir safsata gördük” dedi.
'Modernleşme Türk devriminin kavramı değildir'
Kalın’ın sözlerindeki 'modernleşme' ifadesini de değerlendiren Perinçek, “Avrupa merkezli tarih teorisine ve oryantalizme karşı çıkması çok önemli. Oryantalizm de zaten Osmanlı’ya Avrupa’dan bakış açısı. Sonuç itibariyle, oryantalizm dedikleri nedir? Doğu ülkeleri ve halkları uygarlık öznesi değildir dediler. Olsa olsa biz onlara medeniyet taşırız dediler. Medeniyeti biz onlara götürürüz dediler. İşte bu bakış açısı oryantalizmdir. Buna tavır alması ve Avrupa merkezli tarih teorisine karşı çıkması Sayın İbrahim Kalın’ı Atatürk’le birleştiriyor. Türkiye’de Avrupa merkezli tarih teorisine Türkçüler karşı çıktı. Ama daha kuvvetli ve tutarlı bir şekilde büyük devrimci önderimiz Atatürk karşı çıktı. Ve Vatan Partisi de kırk yıldır bu Avrupa merkezli tarih teorisiyle mücadele ediyor. Çünkü modernleşme kavramı bizim Türkiye devrimcilerinin, Türk Devriminin kavramı değil. Atatürk’te de modernleşme diye bir şey yok. Atatürk’te ne var? Muasır medeniyet yani çağdaş medeniyet şeyi var. Ve Atatürk kesinlikle batıcı değil? Batıcılığa karşı. Atatürk zaten batıyla savaşmış. Hayatı batıyla savaşarak geçmiş” ifadelerini dile getirdi.
Osmanlı’nın 'modernleşme' döneminde emperyalizme teslim olduğunu ifade eden Perinçek, şunları söyledi:
“150 yıllık tarihimiz de milli saftan çok modernleşmeciler tarafında. Tanzimat’ın 3 büyük padişahı vardır: Abdülmecid, Abdülaziz, Abdülhamid. Tanzimat sürecinin dolayısıyla modernleşmeciliğinin 3 padişahı, Batı’yla ıslahat yaparız, Batı’yla işbirliği yaparak, borç alarak bizi Duyun-u Umumiye’ye götüren Batı tüccarlarına, Batı kapitalizmine ülkeyi açarak reformlar yaparız çizgisi ki o çizginin ilk başlangıcı Abdülmecid’dir. II. Mahmud da çok önemli reformlar yaptı ama o Batı emperyalizmi ile iş birliğinin de başladığı dönemdir.”
