Moskova Devlet Üniversitesi Küresel Politika Fakültesi’nden Doç. Dr. Aleksey Fenenko, Sputnik’e demecinde Türk ve Rus heyetlerin bugün Moskova’da bir araya gelerek İdlib’deki durumla ilgili çözüm aramak üzere gerçekleştirdiği görüşmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Tarafların öncelikli görevinin Türk ve Suriye ordularının arasında doğrudan bir çatışmanın önlenmesi olduğuna dikkat çeken Fenenko, böyle bir çatışmanın küresel soruna dönüşmesi ile ilgili endişelerini dile getirdi. Rus uzman, 'Taraflar Astana anlaşmaları çerçevesindeki işbirliğini korumayı umuyor' dedi.
İdlib'de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile Suriye ordusu arasında doğrudan bir çatışmanın yaşanmasına izin verilmemesini belirten Fenenko, şunları söyledi:
‘Suriye’de ikinci bir Hasan Gölü Muharebesi’ni önlemek için derhal müzakerelere başlamalı’
“Bu iki ordunun birbirileri ile doğrudan karşı karşıya gelmemeleri için sigorta mekanizmalarının geliştirilmesi gerekiyor. Tarihte, birbirilerinin karşısında duran iki ordunun kendi başlarına askeri bir çatışmaya girmiş olduğu biliniyor. Hasan Gölü Muharebesi diye kayıtlara geçen olayda Sovyet ve Japon orduları, 1938’de Hasan Gölü’nde karşı karşıya gelerek çatışmıştı. Suriye’de ikinci bir Hasan Gölü Muharebesi’ni önlemek istiyorsak, derhal müzakerelere başlamamız gerekiyor.”
‘Sorun büyüyerek küresel bir soruna dönüşmemeli’
Rus uzman, “Tehlikeli olan sadece çatışma değil, sorunun büyüyerek küresel bir soruna dönüşmesidir. Olayların bu yönde gelişmesi aslında tarafların hiçbiri için yararı olmaz” diye konuştu.
‘Taraflar Astana anlaşmaları çerçevesindeki işbirliğini korumayı umuyor’
Rus diplomasisinin stratejik görevinin Rusya’nın Ocak 2017’de Türkiye ve İran ile oluşturduğu Astana formatının korunması olduğunu vurgulayan Fenenko şunları söyledi:
“Amerikalılar son üç yıl boyunca onun (Astana formatının) yıkıma uğraması için uğraşıyor. Bunun yanı sıra İran, (Cumhurbaşkanı Hasan) Ruhani şahsında Türkiye’ye, Suriye ile ilgili yapılan Soçi mutabakatından vazgeçmeme çağrısı yaptı ve Tahran’ın Ankara ile Astana anlaşmaları çerçevesinde olan işbirliğinin devam etmesini umduğunu ifade etti. Yani taraflar, Astana anlaşmaları çerçevesindeki işbirliğini korumayı umuyor.”
