Kadri Gürsel: Trump'ın ekonomik tehdidi seçim öncesi iktidara fırsat sunabilir

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, "Türkiye Kürtleri vurursa onları ekonomik açıdan çökerteceğiz" dedikten sonra gözler iktidara çevrildi. İktidardan gelen açıklamalar, geçmişte ABD'yle yaşanan krizlerde olduğu gibi sert dozajlı değildi. Açıklamaların ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la Donald Trump bir telefon görüşmesi yaptı.

Trump'un Twitter paylaşımıyla Suriye'den çekileceklerini duyurmasıyla başlayan yeni süreçte, Fırat'ın doğusuna operasyon hazırlığındaki Türkiye'yi daha temkinli davranmaya itti. Erdoğan — Trump görüşmesinde de ABD'nin 20 millik güvenli bölge önerisinde uzlaşıldığı izlenimi oluştu.

RS FM'de yayınlanan Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına konuk olan gazeteci Kadri Gürsel, Türkiye — ABD arasındaki dalgalı ilişkiyi değerlendirdi.

"19 Aralık'ta Suriye'den çekileceğini ilan etti, gündemi değiştirdi. Ardından Amerika'da yerleşik düzen unsurları devreye girdi. Trump'ı 'aşama aşama çekileceğiz' şeklinde konuşmak zorunda bıraktılar" diyerek sözlerine başlayan Gürsel, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun 'Bizimle savaşan insanların koruma altında olduğundan emin olmak için yapabileceğimiz herşeyi yapmalıyız, Erdoğan tahahhütlerde bulunmuştur, bunu anlamaktadır' sözlerini hatırlattı.

'YERLEŞİK DÜZEN DEVREYE GİRDİ, TELEFON GÖRÜŞMESİ HASAR ONARIMIYLA İLGİLİYDİ'

"Trump diplomasinin yerine tehdit dilini kullanıyor" diyen Gürsel, Twitter'daki "Ekonomik olarak çökerteceğiz" tehditinin ardından ABD'deki yerleşik düzenin devreye girdiğini ve hasar onarımı yapıldığını ifade ederek, "Yapmayın, aşırı oldu, bunu tamir etmemiz lazım' diyorlar, ikna ediyorlar. O da hasar onarımı yapıyor. Bu telefon konuşması da hasar onarımıyla ilgiliydi." görüşünü savundu.

'RESMEN MÜTTEFİK OLDUĞU İÇİN ASKERİ YAPTIRIM TEHDİDİNDE BULUNMUYOR'

ABD'nin Türkiye ve Rusya'yla çalışmak zorunda olduğunu belirten Gürsel, "Türkiye Amerika'nın resmen müttefiki olduğu için bir askeri yaptırım tehdidinde bulunmuyor. Amerika, Türkiye'nin Fırat'ın doğusunun tamamına yayılan bir nüfuz alanı oluşturmasına sıcak bakmıyor ama Suriye sınırında bir tampon bölge oluşturmasına sıcak bakıyor" ifadelerini kullandı.

'ANKARA'NIN ESAS KAYGISI ŞAM REJİMİNİN SINIRA GERİ DÖNMESİ, BUNU YPG'YLE PERDELEMEK İSTİYOR OLABİLİR'

"Acaba Ankara'nın kaygısı YPG/PKK mı yoksa Suriye rejiminin sınıra geri dönmesi mi?" diyen Kadri Gürsel, "Bence esas kaygı meseleye daha geniş bakacak olursak Suriye rejiminden kaynaklanıyor. Böyle bir kaygı varsa bunu YPG/PKK dan gelecek terör tehtidi argümanıyla perdelemek istiyor olabilir. Ama bugüne kadar Suriye'nin batısında zaten böyle bir tampon bölge oluşmuş gibi görünüyor. Suriye'nin doğusunda Kobani, Resulayn gibi bölgelerden Kürtler ayrılmak zorunda mı kalacak, nereye gidecekler bunlar da soru işareti. Coğrafyaya bakınca yaşanabilir bölge az" değerlendirmesini yaptı.

'EKONOMİK TEHDİT İKTİDARA SEÇİM ÖNCESİNDE FIRSAT SUNABİLİR'

İdlib'teki gelişmeleri de değerlendiren Gürsel, "Türkiye, Fırat'ın doğusunda beklenen harekat için vekil unsurlarını kaydırdı ve onun akabinde HTŞ harekete geçti. Yani sonuçta Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olma riski ortaya çıkıyor." yorumunu yaparken, Trump'ın ekonomik tehdit içeren sözlerinin iktidara yeni fırsatlar sunabileceğini kaydetti. Gürsel, "Ekonomik tehditler seçim öncesinde iktidara fırsat sunabilir. Daha önce de örneklerini gördük. Türkiye'deki ekonomik darboğazın dışardan kaynaklandığı yönünde bir algı yaratmakta kullanılabilir" diye konuştu.