Son zamanlarda 14 şeker fabrikasının özelleşmesi tartışılıyor. İktidar şeker fabrikalarının satışında ısrarcı gözükürken başta CHP olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu bu fabrikanın satışının gerek ekonomik gerekse sağlık gibi konularda ülkede öngörülemeyen sorunlar oraya çıkaracağını dile getiriyor. CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, fabrikaların kapatılması durumunda karşı karşıya kalınacak sorunları Seyr-i Sabah programına değerlendirdi:
‘İNSANLAR TÜRK LİRASINA GÜVENEMİYOR'
"Ekonominin gündem olabilmesi için bir şeylerin kötüye gitmesi gerekiyor galiba. Dolar yükselirken manşetlerde olmuş, ekonominin nabzı farklı atmıştı. İnsanların iş ve aş problemi var ve manşet olmasa da bu hayatımızın bir parçası.
Döviz fiyatları önem taşıyor. İnsanlar paralarını enflasyona karşı korumak için TL'de mi tutalım döviz mi alalım diye bakıyorlar. Şu anda bankalardaki mevduatın yüzde 42'si dövizde. İnsanlar TL'ye ve enflasyona güvenemiyorlar. Çünkü enflasyon iki haneli rakamlara dayandı.
Esas problem kredi sahasında yaşanıyor. Geçen yıl bankalar bol keseden kredi dağıttı. Buna da hükümet güvence verdi. Hükümet bankalara kredi musluklarını açın geri dönüşlerde problem olursa ben garanti ederim dedi. Bankalar da buna güvendi. Tabi ki ekonomide bir canlanma ve talep oldu. Zincirleme bir rahatlama oldu ve ekonomi güya yüzde 7 büyüdü. Sonra bankalar arkalarına dönüp baktılar. Gördüler ki bayağı bir kredi açmışlar ve bunu sıkılaştırmaları lazım. Şu anda kredileri geçen seneki gibi vermiyorlar. Faizleri de yükselttiler.
‘ERKEN SEÇİM İHTİMALİ TEDİRGİN EDİYOR'
Erken seçim ihtimali var. Emareler ortaya çıkıyor: Bir kesime hükümetten şekerleme gibi seçim rüşveti geliyor. Mesela vergiler harcamalar üstünden gidiyor. Destekler teşvikler şeklinde oluyor. İşsizleri geçici de olsa işe sokup göstermiş olmayı istiyorlar. İş yerlerine siz iki insan alırsanız, birinin vergi ve primini öderseniz bütün maaş ve sigortalarını işsizlik sigortası ödeyecek.
Daha çok esnaf ve tüccar kesimin Katma Değer Vergi'leri (KDV) birikmiş devlette. Onlara af geliyor. Birçok işletme her üç ayda bir sizden tahsil ettiği KDV'yi yatırmak zorunda. Onun yerine onu kredi gibi kullanıyor. Nasıl olsa bir af çıkar bu cezaları silerler ben de faizsiz kredi kullanmış olurum diyorlar. Sadece KDV'lerin yarısının ki bu 50 milyar TL'nin üstünde bir rakam, yatırılmamış.
Maliye diyor ki tamam şimdiye kadar kullandınız bir cezası var ama bunu affediyorum diyor. Böyle teşvikler var işte tüccarlara.
Tarıma vermeleri gereken desteği vermiyorlar. 2006 yılında çıkan kanuna göre her sene bütçenin yüzde biri kadar oranda destek verilmesi gerekiyor. Ama bu hemen hiç bu oranda verilmedi.
Şeker fabrikaları satışında esas mesele şekerin özelleştirilmesi değil. Pancardan olmayan, mısır şurubundan üretilen şekerin kullanılmasıyla kanserden başlayan hastalıklara yakalanma riski. Üretici açısından şeker pancarı 3 milyon ton üretiliyor yılda. Bunları üreten insanların üretememe riski doğacak. Elimizde tekel örnekleri var. Bu fabrikalar ayakta kalamıyorlar. Mısır şurubunu bir kez kullanan bir daha pancara dönemiyorlar. Şu ana kadar Türkiye özelleştirebildiği kadar özelleştirmiş. 70 milyar dolarlık Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) satmış. Şimdiye kadar bunları satmamış da niye şimdi satıyor? Buradan gelecek paralarla hangi delikler kapanacak? Hazinelerin musluklarını açınca açıklar verildi. Şimdi ne satsak diye bakıyorlar. Ama bu sadece bir fabrika satışı meselesi değil. İşin içinde sağlık var, işsizlik var."