Özertem, Türkiye-Rusya Ortak Stratejik Planlama Grubu Toplantısı için Antalya’nın Alanya ilçesinde Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya gelen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Türkiye ziyaretini yorumladı.
Lavrov’un ziyaretinde Suriye meselesinin öne çıktığını, son bir haftadır yaşanan gelişmelerin, Lavrov’un ajandasını şekillendirdiğini ifade eden Özertem, "Özellikle El Bab’da öldürülen Türk askerlerinin ardından Suriye’de yükselen tansiyon ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu hafta Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la ilgili yaptığı açıklamalar dışişleri bakanları arasındaki gündemin ana başlıklarını oluşturdu diyebiliriz. Öte taraftan enerji meselesi tekrar gündeme gelmişe benziyor. Türk Akımı ve nükleer santralle ilgili iki tarafın da net bir pozisyon aldığı ve bu projenin devam ettirilmesi konusunda fikir birliğine varıldığı görülüyor” dedi.
'TÜRK-RUS İLİŞKİLERİNİN GİDİŞATININ ŞEKİLLENMESİ AÇISINDAN KRİTİK'
Çavuşoğlu ve Lavrov’un bir araya geldiği toplantının iki yönüyle önemli olduğunu söyleyen Özertem, “Bunlardan bir tanesi tekrar normalleşme sürecine giren ikili ilişkiler sonrasında üst düzey olarak yapılan bu tarz görüşmeler önümüzdeki süreçte Türk-Rus ilişkilerinin gideceği mecranın şekillendirilmesi açısından oldukça kritik ve şu anda diplomatik anlamda bu sürecin çerçevesi hazırlanıyor. İkinci olarak, Suriye konusunda her gün değişen bir gündem ve sahada sürekli değişen dinamiklerle karşı karşıyayız. Burada enformasyon kanallarının sürekli açık olması ve tarafların birbirleriyle şeffaf bir şekilde bilgi alışverişinde bulunması, bölgede yaşanacak krizlerin etkilerinin minimuma çekilmesi ve Türkiye-Rusya arasındaki işbirliğinde aksamanın önlenmesi açısından kritik öneme haiz” diye konuştu.
'EL BAB SALDIRISININ ARDINDAN DİYALOG KANALLARI ÇALIŞTI'
Suriye’nin El Bab şehrinde Türk askerlerinin uğradığı saldırının ardından Türkiye ve Rusya arasındaki diyalog kanallarının açık olmasının faydasının görüldüğünü kaydeden Özertem, “Üç askerimizin şehit olduğu, daha sonra dörde çıktı bu sayı, 10 askerimizin yaralandığı saldırının hemen ardından iki tane önemli diyalog kanalı çalıştı. Bunlardan bir tanesi iki silahlı kuvvetler arasındaki iletişim mekanizmasının devreye girmesi ve Rus tarafının, meselenin içerisinde Rusya’nın olmadığına dair teyit vermesi ve sonrasında konuyla ilgili daha net açıklamalar yapmak üzere süre talebinde bulunması ve bu süreci TSK ile beraber götürmeleri önemliydi” dedi
'DİYALOG KANALLARININ BİRÇOK NOKTADA AÇIK OLMASI ÖNEMLİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in son bir haftada üç kez telefonda görüştüğünü de anımsatan Özertem, “Burada özellikle muhtemel bir krizin önüne geçmek ve önümüzdeki dönemde siyasi tablo şekillenirken pozisyonların net bir şekilde tekrar teyit edildiği görüşmeler yapıldığını görüyoruz. Burada günlük olarak değişiyor Suriye’deki denklem ve iki taraf da askeri varlığıyla bölgede pozisyon almış durumda. Oldukça kırılganlıkları var meselenin. Siyasi anlamda 2017’den itibaren daha farklı açılımlar bekleniyor Trump’ın gelmesiyle. Bunun öncesinde bölgenin önemli devletleri olan Rusya ve Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda tekrar ve tekrar pozisyonlarını netleştirmeye çalıştığını görüyoruz. Bu açıdan diyalog kanallarının birçok noktada açık olması önemli; askeri seviyede, siyasi seviyede, devlet başkanları seviyesinde. Bunun yürütülebilmesi ise tabii ki daha sık karşılıklı görüşmeyi gerekli kılıyor” diye konuştu.
'TÜRK AKIMI'YLA TÜRKİYE VE RUSYA AVRUPA’YLA İLİŞKİLER BAĞLAMINDA ORTAKLIK YAPIYOR OLACAK'
Özertem, Türkiye-Rusya ilişkilerinin önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceğine ilişkin ise şöyle konuştu:
“Türkiye’nin şu anda Rusya’dan beklediği birkaç başlık var. Tarım ürünlerinin ihracatına dair beklenenler henüz tam olarak yapılmamış durumda. Buna dair engellerin önümüzdeki dönemde kaldırılması ve Türk tarım ürünlerinin Rusya piyasasına girişiyle ilgili bir rahatlamanın sağlanması beklenenler arasında. Onun dışında önümüzdeki dönemde ikili ilişkilerde Türk Akımı’ndan bahsedeceğiz. Türk Akımı’nın yavaş yavaş şekillendiği 2017 sonrasında ben ilişkilerin daha da farklı bir mecraya kayması ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türk Akımı sadece Türkiye’yi değil eğer mümkün olursa önümüzdeki dönemde Avrupa’ya gönderilecek doğalgazın ana arterlerinden biri haline gelecek. Bu açıdan Türkiye ve Rusya artık sadece ikili ilişkiler bağlamında doğalgazı konuşmuyor, aynı zamanda Avrupa’yla ilişkiler bağlamında bir ortaklık yapıyor olacak ki bu, bugüne kadar son 30 yıldır Rusya ile Türkiye ilişkileri arasındaki dinamiklerin ötesine geçtiğimiz bir durumu içeriyor. Ancak kırılganlıklar mevcut. Suriye meselesi önemli bir kırılganlık. Önümüzdeki dönemde Batı-Rusya arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceği diğer bir kırılganlık. Öte yandan tabii ki Türkiye-Batı ilişkilerinin nasıl şekilleneceği de belli bağlamlarda belli fırsatları, aynı zamanda belli tıkanıklıkları beraberinde getirebilir. Burada Şanghay İşbirliği Örgütü bağlamında Türkiye’nin öne çıkardığı söylemler ve bu bağlamda Rusya’yla geliştireceği diyalogdan bahsediyorum. Bunların nasıl şekilleneceği 2017’de daha net bir fotoğraf olarak karşımıza çıkacak.”
