Harbiye Askeri Müzesi önünde toplanan gruplar, anmanın yapılacağı alana yürüyerek geldi. Gruptakiler, polis tarafından demir bariyerlerle kesilen yolda tek tek aranarak içeriye alındı.
KIRMIZI KARANFİLLER BIRAKILDI, MUMLAR YAKILDI
Gazete binasına Hrant Dink'in büyük bir posteri asılırken, Dink'in öldürüldüğü yere kırmızı karanfiller bırakıldı ve mumlar yakıldı. Törene, Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, kızları Sera ve Delal ile oğlu Arat, kardeşi Orhan Dink, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır'da vurularak hayatını kaybeden baro başkanı Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi ve kızı Nazenin Elçi, Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan, CHP'li vekiller Selina Doğan ve Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat da katıldı.
TÖRENDEN TAHİR ELÇİ UNUTULMADI
Rakel Dink, eşinin hayatını kaybettiği alana çiçek bıraktı. Ardında tören, Hrant Dink'in vurulduğu saat olan 15.05'te, Hrant Dink'in konuşmaları eşliğinde yapılan saygı duruşuyla başladı. Alana gelenler Hrant Dink ile Tahir Elçi'nin fotoğraflarının olduğu dövizleri taşıdı.
TÜRKAN ELÇİ, EŞİNİN AĞZINDAN MEKTUP OKUDU
Törende, Hrant Dink Vakfı'nın penceresinden Türkan Elçi, eşinin ağzından bir mektup okudu. Elçi mektupta şu ifadelere yer verdi:
"Ölenlerin yüreği kurur sanmayın, yürek çürümez. Bir tek yüreksizler toprak olup giderler. Biz bulanık gölleri olan bir ülkenin sürekli temiz kalmayı inançla isteyen nilüferleriydik. Nilüferler ki merhameti simgelerler. Bu merhamet ve temizlik göldeki ruhu kirlenmişleri hep rahatsız etti. Savaş yüzyıllarında tekerrür eden oyunuyken bizler birer oyunbozandık. Ayaklar altında ezilen garibanların yüzü suyu hürmetine, hayatı barışla kafiyelendirmeye çalıştık biz. Kuşlar uçarken arkalarında sadece hüzün bırakmaz, yüreğinde ince sızıyla kanayan kadınlar çocuklar da kalır, işte o zaman kıyametler kopar, gözyaşları acıları tarifte acze düşer. Unutmadan Hrant'ın selamlarını da ileteyim sizlere. Şu an beni dinleyen herkese, bulunduğumuz yer kadar sonsuz selam var. Barış adına, umut adına kardeşlik duygusunu gerekliliği ve yüceliği adına bütün ruhu şadların selamı var size. Bizi unutmayacağınızı biliyoruz, gözümüz arkada kalmayacaktır."
Elçi'nin konuşmasının ardından Rakel Dink, gazetenin camında anma törenine katılanlara el salladı.
Cumartesi Anneleri adına, 1995'te cansız bedeni kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak konuştu. İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon'dan Maside Ocak, "Merhaba Hrant Dink'i unutturmamak için katledildiği yerde birleşen tüm yürekler" sözleriyle başladığı konuşmasında şunları söyledi:
'ADALETİN SAĞLANMASI ENGELLENİYOR'
Bugün Hrant Dink'in katledilişinin 9. yılı. Bu 19 Ocak'ta da yine "Hrant için, adalet için!" diyerek bir aradayız.
Çünkü; faili devlet olan bu cinayetin tüm boyutlarıyla aydınlatılarak adaletin sağlanması 9 yıldır engellenmeye devam ediyor.
Çünkü; Türkiye'de demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü esas alan bir siyasi irade yok. Güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği ya da yönlendirdiği suçlarda sanıklar korunurken, mağdurların iddialarının çürütülmesi yönündeki adli ve idari uygulamalar kesintisiz devam ediyor.
#HrantDink #İst. Bir grup, Agos Gazetesi'ne 100 metre kala yürüyüşe geçti. #dokuz8/ @soydanergundogd pic.twitter.com/Do9Uw8p102
— dokuz8 (@dokuz8haber) 19 Ocak 2016
Çünkü Hrant Dink, Ermeni kimliğini savunduğu için, barışın ve kardeşliğin sağaltıcı dilini kullandığı için, özgür, eşit ve adil bir ülke istediği için devlet nezdinde hâlâ tehlikeli bir düşman.
Hrant Dink'in katledilmesinden önce devlet, hükümet, yargı, ana akım medya işbirliğinde yaratılan zehirli atmosfer bugün de toplumsal sorunların demokratik ve barışçıl çözümü yönünde çaba gösteren herkesi hedef almayı sürdürüyor. Bugün de, tek kimlik dayatmasıyla insanları aynılaştırmak isteyen devlet politikalarına biat etmeyenler, kan mevsiminde yaşatılıyor.
'ÖLÜ BEDENLERİN TOPRAĞA VERİLMESİ ENGELLENİYOR'
Öyle bir kan mevsimindeyiz ki, artık ölülerimizi sayamaz olduk. Bebekler gözlerinden, minik çocuklar enselerinden devlet kurşunuyla öldürülüyor. Ölü bedenlerin toprağa verilmesi engelleniyor. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan sokağa çıkma yasaklarında Kürtlerin ölülerinin sokakta çürümesi hepimize izlettiriliyor. Yalanlarla zehirledikleri toplumun bu hukuk dışı, vicdan dışı, insanlık dışı uygulamalara rıza göstermesi isteniyor.
Selam olsun muktedirin yalanları karşısında hakikati söyleyenlere!
Selam olsun hak, hakikat ve adalet için, iktidara "Bu suça ortak olmayacağız" diyenlere!
Yalnız dirilerimizden değil, ölülerimizden de korkuyorlar. Bu yüzden Hrant'ı ve katledilen diğer evlatlarımızı unutmamızı istiyorlar. Bu yüzden Cumartesi Anneleri'ni mezarsızlığa mahkûm ediyorlar. Bu yüzden 1915'ten günümüze insanlığa karşı işledikleri tüm suçları inkâr ediyorlar. Ölülerimizin hakikatinden korktukları için toplumu, kurgulanmış resmi hafızanın esiri yapmak istiyorlar.
9 yıldır özlemle… pic.twitter.com/D2XQWsrWKR
— Hrant Dink Vakfı (@HrantDinkVakfi) 19 Ocak 2016
Türkiye'yi birbirinin acısına, hakkına, hukukuna yabancılaşmış, toplum olma vasfını kaybetmiş topluluklar ülkesi haline getirmek istiyorlar. Bunun için hak aramamızın kanallarını kapatıyor, barışın toplumsallaşmasını engelliyorlar.
Hrant'ımızı sırtından vurarak Halaskargazi Caddesi üzerinde, Tahir'imizi ensesinden vurarak Dört Ayaklı Minare'nin dibinde yüzükoyun düşürenler, onlarla birlikte, hak mücadelemizi de vurmak istediler. Ama onlara sözümüzdür; hakikatin, adaletin ve barışın egemen olması için yürüttükleri mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.