İki ülkenin teröre karşı askeri çabalarının birleşmesini öngören ve siyasi düzeye çıkarılan bir koordinasyon kurma fikri Ankara’da nasıl değerlendiriliyor?
Konuyla ilgili Sputnik Radyosu’na konuşan Chatham House Uluslararası Güvenlik Programı Akademisi Kıdemli Üyesi, Müttefikler-Arası İhtiyat Subaylar Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk şu değerlendirmelerde bulundu.
Benim kişisel değerlendirmem olumludur. Çünkü terörle mücadele, gerek PKK terörü olsun ki, Türkiye için birinci öncelikli olduğu gözüküyor, gerekse DAEŞ dedikleri, yani bölgedeki Suriye ve Irak’ta etkili olan ve kendine “İslam devleti” denen varlığın yarattığı terör olsun, bunlar artık ülkelerin sınırlarını aştı, yani tek ülke ile sınırlı değil bunlar. Ve bölgenin ötesinde, Dünyada, yani global olarak ciddi bir tehdit haline geldi. Şimdi bu tehditle mücadele edebilmek için uluslararası işbirliği mutlaka gerekli. Uluslararası işbirliği olmadan bu terörle yani ister DAEŞ ile ister PKK ile ister başka terör örgütleriyle mücadele edip bundan başarıyla çıkmak mümkün değil. Bunun böyle olmadığı artık net olarak gözüktü.
Dolayısıyla, Rusya’nın girişimini bu yöndeki tıkanmanın aşılması yönünde önemli bir gelişme olarak görüyorum. Ama aynı zamanda ciddi bir engel var. En büyük engel, şu andaki Türk hükümetinin Suriye’deki meşru hükümete, yani Şam’daki hükümete karşı çok da dostane olmayan bir tavır içinde olması. Türk hükümeti uzunca bir süredir Şam’daki hükümete, yani uluslararası hukuka göre meşru hükümete karşı muhalefeti uzunca bir süredir destekliyor. Bunu söylerken, Şam’daki hükümetin hiç bir hatası olmadığı, kusursuz olduğu anlamında söylemiyorum. Şam’daki hükümet de birçok hatalar yaptı. Ama bunları bir kenara koyarsak, ortada bir sorun var, ortada bir kriz var. Ve bunu çözmek gerekir.
Şu kesinlikle ortaya çıktı: bu krizin Şam’daki hükümeti dışlayarak çözülmesi mümkün değil. Ve bu kriz giderek daha da çözümü güç hale geliyor, tehdit daha da büyüyor. İki-üç sene önceki tutumda direnme bugün bu tıkanmayı yarattı. Rusya’nın filen Şam’daki hükümeti desteklemek ve bu yolla siyasi bir çözüm için uygun zemin oluşturmak amacıyla başlattığı girişim, bu tıkanmayı aşabilecek en önemli adım olarak görülüyor.
Türkiye’nin bir NATO üyesi olduğunu ve Amerika ile uzunca bir süredir devam eden bir müttefiklik ilişkisi olduğunu gözardı etmemek gerekir. Bunları aklında tutarak şunu çok net olarak ifade etmek ihtiyacını hissediyorum: Suriye ve Irak’taki durum o derece vahimdir ki, o derece tehlikelidir ki, artık önyargılardan, saplantılardan, siyasi ideolojik eğilimlerden kendimizi kurtarıp gerçek anlamlı uluslararası işbirliğine gidilmesi lazım. Ve bu işbirliğine gidildiği zaman Şam’daki rejimin de mutlaka bunun içinde olması gerekiyor. Bunu artık Amerikalı dahil birçok bağımsız, aklı başında olan, rasyonel gözlemci kabul ediyor. Sanıyorum, Kasım’daki seçimden sonra Türkiye’de iktidara gelecek olan hükümet, Rusya ile işbirliğine daha da açık bir hükümet olacaktır.
