Bağcı: Batı, Esad'ı ehven-i şer olarak görüyor

Şam yönetimi ve bazı muhalif gruplardan temsilciler, Suriye krizini masaya yatırmak üzere önümüzdeki ay New York'ta bir araya gelecek.

Müzakerelere Türkiye, Rusya, Suudi Arabistan, Katar'dan heyetlerin de katılacağı söyleniyor. Krize diyalog yoluyla çözüm bulmak için düzenlenen ‘Suriye Krizi İstişare' toplantılarının ilk ikisi Moskova'da yapılmış ve her iki toplantıda da taraflar ortak çözüm bildirgesine imza atmışlardı.

Peki bu müzakereler Suriye Krizine nasıl bir çözüm sunuyor? Toplantıların Moskova'dan sonra New York'ta düzenleniyor olması ne gibi bir önem teşkil ediyor? Türkiye, müzakerelere katılmayı kabul edip Esad yönetimiyle aynı masaya oturacak mı? İlk iki toplantıya ev sahipliği yapan Rusya, müzakerelerin New York ayağını nasıl değerlendiriyor? Bu soruların yanıtlarını ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı'dan aldık.

'ESAD, ILIMLI MUHALİFLERLE UZLAŞABİLİR'

Rusya'da yapılan toplantıların diplomatik bir girişim olarak çok önemli olduğunun altını çizen Bağcı, Suriye Devlet Başkanı Beşer Esad'ın iktidarının gittikçe sağlamlaştığına işaret etti:

"Beşar Esad'ın New York'ta yapılacak görüşmelere daha güçlü gideceği kesinlik kazandı. Esad, İran'ın, Hindistan'ın ve Çin'in desteğini almış durumda. ABD de dolaylı yollardan Esad'la zaten görüşüyor. Önümüzdeki süreç içerisinde Esad'ın iktidardan gitmesinin söz konusu olmadığı artık netleşti.

Radikal İslami hareketlerin bundan sonra hem Batı, hem de ABD tarafından destek görmesi çok zor. Özellikle IŞİD'den sonra Beşar Esad,  ehven-i şer olarak görülüyor. Yani var olan devlet yapısı en azından İslamiyet adına IŞİD gibi bir politika uygulamıyor. O nedenle Esad'ın New York görüşmelerinde kendisine karşı olan radikal İslamcılarla değil ama yumuşak muhalefet gösterenlerle, birliktelik içine gireceğini düşünüyorum."

'TÜRKİYE U DÖNÜŞÜ YAPABİLİR'

Bağcı'ya göre Rusya'nın Beşar Esad'a böyle bir diplomatik destek vermesi, bu görüşmeleri başlatması ve şimdi de bu müzakerelerin New York'a taşınması, Şam yönetimi için bulunmaz bir nimet. Türkiye'nin bu toplantılara katılıp katılmamasının ise Suriye açısından önemli olmadığını ifade eden Bağcı, şunları söyledi:

"Suriye'nin öncelikli hedefi ulusal bütünlüğünü korumak. Fakat Türkiye en başından beri bu sorunun bir parçası oldu ve sayısı iki milyona varan mülteci gerçeğiyle karşı karşıya. Bu yüzden Türkiye'nin politikasında bir  ‘u dönüşü' olması mümkün. Türkiye müzakerelere katılır ve Şam yönetimiyle masaya oturursa, Suriyeli mültecilerin geriye dönmesini sağlayacak bir önlem alabilir. "

'MÜZAKERELERİN NEW YORK'A TAŞINMASI RUSYA İÇİN SEVİNDİRİCİ'

Müzakerelerin New York'ta yapılacak olmasını Rusya için sevindirici bir gelişme olarak değerlendiren Bağcı, "Böylece bu konu Rusya'nın girişimleriyle daha yüksek platformlara taşınıyor" dedi. Bu tarz müzakerelerin açık kapı politikası olarak tanımlandığını ifade eden Bağcı şöyle konuştu:

"Böyle müzakerelerde çatışmacı tarafların her şeye rağmen bir araya gelip yeniden durum değerlendirmeleri yapıyorlar.  Tabii ki pozisyonu güçlenen taraflar değişebilir. Mesela iki yıl evvel pozisyonu zayıf olan taraf Suriye yönetimiyken, bugün için pozisyonu güçlü olan taraf Suriye yönetimi. Muhaliflerin Esad'ı devre dışı bırakmaları mümkün olmadığı ortaya çıkınca, diyalog arayışına girmeleri kaçınılmaz. Bu gibi platformlar nihai platformlar değil fakat durum tespiti yapmak, ortaya çıkabilecek gündemi belirlemek ve yol takibi açısından önemli. Rusya ise başından Suriye yönetimine destek verdi. Lavrov'un açıklamaları açık ve net bir şekilde gösteriyor ki, önümüzdeki süreçte de Esad, Rusya tarafından desteklenmeye devam edecek."